Özgürlük, hayal ve gerçek
Uzun zamandan beri bir “sanat grubu” oluşturmayı hayal ediyorum. Ununu elemiş, eleğini asmış, edebiyat ve sanatın diğer kolları dâhil her tür kültür etkinliğine tutkun kişilerin ve yoldaşlarının bir araya geleceği bir mahfil. Sergiler, konserle, şiir matineleri, bilhassa etimoloji tartışmaları/araştırmaları, kitap okuma seansları, sinema söyleşileri ve bunların akla gelebilecek her türlüsü. Her şey neredeyse kendiliğinden oluşacak, bir program dâhilinde değil. Belki başlangıçta hayatın öngörülemez akışında kendine sağlam bir yol bulana kadar bazı müdahalelerin yapılacağı bir zaman dilimi gerekebilir ama sonunda mecrasına oturacak bir etkinlikler dizisi.
Patron yok, efendi yok, herhangi bir politik bağlantı yok; içeriğini, akışını ve ahengini “sanat tutkunları grubunun” hayat tecrübesinden, birikiminden, hoşgörüsünden alacak, sahte ve sahtecilikten uzak, ama aynı zamanda yalana ve cehalete karşı hasım bir topluluk… Hiç kırtasiye işi olmayacak. Ne üyelik kaydı, ne aidat, ne de resmiyet gerektirebilecek bağ veya işlem. Üyeler etkinliklerini gündelik hayatlarını yaşar gibi yaşayarak yapacak. Say ki, bakkala, kasaba, manava gidip alışveriş yapıyorsun! Yani o kadar gündelik, doğal ve gerçek.
Bu hayalimi bir arkadaşa anlattım. Onunla Dede Korkut etkinliğinde tanışmıştık. Doğal olarak aklıma onu da bir edebiyatsever olduğu fikri yerleşmişti içime. Yine aynı etkinlikte tanıştığım bir........
© Yeniçağ
