Toplumsuz hiçbir şey inşa edilemez
Depremler binaları yıkar, şehirleri haritadan silebilir. Ancak bazen daha derin, daha sessiz bir yıkım gerçekleşir: Hayatın kendisi yerle bir olur. Bizler, DİSK Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş sendikaları olarak oluşturduğumuz heyetle kısa bir süre önce deprem bölgesini ziyaret ettik. Gördüklerimiz, yalnızca molozların değil, insan onurunun, temel hakların ve geleceğin de enkaz altında kaldığını gösteriyordu.
Deprem sonrasında yapılan “yeniden inşa” faaliyetleri yüzeyde bir hareketlilik yaratmış olabilir. Betonlar dökülüyor, vinçler çalışıyor, yeni binalar hızla yükseliyor. Fakat o binaların duvarları arasında yaşam hâlâ dizlerinin üzerinde sürünüyor. Çünkü bir binayı ayağa kaldırmak kolaydır; ama bir toplumu, bir yaşamı ayağa kaldırmak çok daha fazlasını gerektirir.
Evde mahpus, hayatta yoksun
Bölgede kadına dair bir iz bulmak neredeyse imkânsız. Kadınlar kamusal alandan silinmiş durumda. Sokakta, parkta, mahallede, şantiyelerde yoklar. Sadece evdeler… Ev dediğimiz yer ise ne güvenli ne de özgür. Kadınlar için hayat adeta eve hapsolmuş bir hayatta kalma mücadelesine dönüşmüş. Sığınma evleri, sosyal destek merkezleri, psikolojik destek mekanizmaları görünürde yok. Kadının sesi değil, varlığı bile bastırılmış durumda.
Büyüyemeyen bir gelecek
Sokaklarda koşan,........
© Yeni Yaşam
