İstanbul konferansı ve yaptığı çağrışımlar
Açık ki, yeni paradigmanın hayat bulması, inşası çokça vurgulandığı üzere, halkın katılımıyla, öncülüğü ile gerçekleşecektir. Yoksa üstten birilerinin topluma doğruları söylediği, toplumun da uyguladığı bir süreç olmayacaktır
Ali Sinemilli
Barış için Toplumsal Girişim’in İstanbul’da gerçekleştirdiği ‘Barışın Yolunu Açmak’ konulu konferanstan yansıyanlar bir kez daha şapkayı önümüze koyup düşünmenin şart olduğunu gösteriyor. Şüphesiz, Konferansın katılımcıları, yapılan konuşmalar ile ilgili denilecek bir şey yoktur. Uzun bir aradan sonra, ilk defa, bu nitelikte ve renklilikte bir katılımcı profilinin bir araya geldiğini, birlikte çözümü tartıştığını söylemek mümkündür. Bülent Arınç’tan Hikmet Çetin’e, Gültan Kışanak’tan Fatma Bostan Ünsal’a kadar birçok farklı görüş ve düşünceden, farklı inanç ve etnik yapıdan şahsiyetin konferansta bir araya gelmesi, gelmeyenlerin de mesaj göndermesi değerlidir ve öyle de yaklaşmak gerekir.
Yine konuşmaların içeriğine bakıldığında oldukça önemli değerlendirmelerin yapıldığı, sorunun çözümü konusunda ciddi bir inisiyatifin alındığı aşikâr. Mesela, Rıza Türmen’in ‘bu süreçte CHP sadece destekleyici değil, aktif bir biçimde çözüm önerileri sunan bir aktör olmalı’ tespiti, hakeza, Tülay Hatimoğulları’nın ‘Bu yarayı sarmanın yolu inkardan değil tanınmadan, bastırmadan değil demokratikleşmeden, yasaktan değil adaletten geçer’ vurgusu önemlidir. Diğer konuşmacıların da çok kıymetli görüş ve önerileriyle bu girişime güç verdikleri, katkı sundukları tartışma götürmez.
Sorun olan, bizce sorun olarak değerlendirilmesi gereken husus konferansın yapıldığı salonun boş olmasıdır. Abartılı gibi görülebilir, fakat........
© Yeni Yaşam
