Refah devleti ve anti-kapitalist Türkiye ideali
Alışık olduğumuzun dışında gelişmeye başladı her şey. Aslında bugünün dünyasında hiçbir şeye alışık olmadığımız da doğrudur. Riyakâr kapitalizm aramızda dolaşıyor. Çıplak olsa tanıyacağız.
Hanedana alışık değildik, sürdürdük. Demokrasiye de alışık değiliz, onu da sürdürüyoruz. Refah devletine de alışık değildik, onu da sürdürüyoruz.
Avrupa’da siyaset değişirken, her geçen gün daha fazla gündemimize gelecek refah devleti olgusunu tartışmak istiyorum. Konuyu anlaşılır kılmak için yer yer herkesin hakim olduğu konular üzerinden somutlaştırma gayretinde olacağımı da şimdiden söyleyeyim.
Mesela deprem yaralarını sarması beklenir. Çünkü devlet, şişman değil, büyük olmalıdır ve toplumun gücünün yetmeyeceği durumda sahneye çıkmalıdır. Toplumun kendi çözebileceği meselelerde vakarını yıkmamalı, sınırı aşmamalıdır.
Düşük faiz döneminde mesela girişimciler elde ettikleri kaynaklarla topluma iş üretme sorumluluğunu yerine getirmemiş toplumu zayıflatıp belki devleti de zaafa düşürmüştür.
Refah devleti bir anlamda dünyevi alanın değer ve sorumluluklarla örülü manevi alan üzerinde üstünlük kurması aracıdır. Kapitalizmin amacı da budur; dünyevi olanın egemenliği... Refah devletini........
© Yeni Şafak
visit website