Benim ülkem, kapanın elinde kalacak bir mülk müdür?
“Benim ülkem” son zamanlarda dillere iyice pelesenk olmuş bir deyim. Siyasete, iktidara, muhalefete, başkasına (trend deyimle öteki’ne) yönelik bütün olumsuz duygularımızı ifade ederken sarıldığımız bir silah. Bizi rahatsız eden, uykumuzu kaçıran, irrite eden her durum karşısında sarıldığımız bir kucak. Beğenmediğimiz her durumda yazıklandığımız, hayıflandığımız veya çemkirdiğimiz bir kelime: benim ülkem. Tabii bu durumda başına bir “ah” eki de geliyordur “ah benim ülkem”. Ne hale gelmiştir kadir kıymet bilmezin elinde. Ülkeyi berbat hale getirmiş beceriksiz yöneticilerin, iktidarların elinde. Veya “ah benim ülkem, şu muhalefet reva mıdır sana?”
Bir laikçi abla KPSS sınavına girmiş başörtülü kadınları gördüğünde büyük bir hüzne garkolur mesela ve şöyle bir tepki gösterir: “Vay benim güzel ülkem… Yazık… Koruyamadık ülkemizi ve devletimizi bu karanlıktan!” Burada ilave bir de ülkenin güzelliği var ama bu güzelliği bozan başkaları, ötekiler vardır: Başörtülüler var, onların istilası hatta onların işgali var. Bu laikçi teyze bütün ülkeyi kendine hangi ara kapatmıştır mesela, bu ülke ne zaman münhasıran “onun” ülkesi olmuştur?
Bir başkası bir tartışmada yine muhtemelen dindarlığı dolayısıyla kafadan “kadın düşmanı” saydığı, kendi gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı birine tepkisini şöyle gösteriyor: “Sana haram değil mi buralarda gezinmek? Canlı bomba burası, benim ülkem, senin gibi kadın düşmanlarının yeri Arapların yeridir. Hadi sen git Gazze’yi kurtar dualarınla, hatim falan indir!”
“Benim ülkem” diyen, bu ülkede Gazze duyarlılığına sahip olan, dua eden insanları bu ülkeye yabancı görme cüretkarlığını gösterebiliyor. Gazze’nin aslında 107 yıl önce bu ilkenin resmen bir parçası ve bugün halkının kahramanca yürüttüğü savaşın onu gerçek anlamda bu ülkenin, bu vatanın sahibi kıldığını görmüyor. Gazzelinin sergilediği direnişin bu vatanı gerçekten “bizim ülkemiz” olarak bırakmak üzere yürütülen bir kuvayımilliye hareketi olduğunu da. Belki de görüyordur ve tam da bu savaşın öbür tarafındadır aslında.
Bir de geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da elindeki bıçakla restoranda yemek yiyen üst düzey yatırımcı Arap müşterileri tehdit edip naralar atarak........
© Yeni Şafak
visit website