Efendimiz’in (sav) orucu-2
Efendimiz (sav), Câhiliye devrinde Kureyş’in de tuttuğu âşûrâ orucunu bi‘setten önce tutmuş, sonra bir ara terk etmişse de Medine’ye hicret edince Hz. Mûsâ’nın şeriatına uyarak ramazan orucu farz kılınıncaya kadar bir veya iki sefer o da bu orucu tutmuş ve Müslümanlara da tutmalarını emretmiştir. Hatta bu konuda henüz bir emir bulunmamakla birlikte Resûlullah (sav) münâdîler çıkararak âşûrâ orucunu halka duyurmuş, geceleyin oruca niyet etmeyenlerin günün yarısında haberdar olsalar dahi o andan itibaren oruca başlamalarını emretmiş, ancak ramazan orucunun farz kılınmasıyla bu orucu isteğe bırakmıştır. (“Aşura”, DİA)
Medine’yi teşrif ettikten sonra Efendimiz (sav), ramazan ayı dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmemişlerdir. Ancak ramazandan önceki ay olan şaban ayının çoğunu, ramazana hazırlık olması için oruçlu geçirirlerdi. Hatta bazı rivayetlere göre, bazı yıllarda şaban ayının tamamını oruçlu geçirmişlerdir. Diğer aylarda ise durum şöyleydi: Muharrem ayının dokuz ve onuncu veya on ve on birinci günlerinde, Zilhicce ayının ilk dokuz gününde, şevval ayının altı gününde, on üç, on dört ve on beşinci günleri olmak üzere her kamerî ayın üç gününde (eyyâm-ı bîz), her haftanın pazartesi ve perşembe günlerinde umumiyetle oruç tutarlardı. Zaman zaman Cuma gününü de oruçlu geçirirlerdi. Haram aylar olarak bilinen zilkade, zilhicce, muharrem ve receb aylarında da diğer aylara nispetle daha çok oruç tutarlardı.
Pazartesi ve perşembe günü oruç tutmasının hikmetiyle alâkalı şöyle buyurmuşlardı: “Ameller, Allah Teâlâ’ya pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben, amelimin oruçlu olduğum hâlde arz edilmesini isterim.” (Tirmizî, Savm,) “Ben pazartesi günü doğdum ve bana o gün vahiy gelmeye başladı.” (Müslim, Sıyâm,)
Zaman zaman da iki ya da üç gün süren aralıksız bir........
© Yeni Şafak
visit website