Avrupa’da sağın yükselişi ve Amerikan başkanlık seçimleri
Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları, merkez sağ ve aşırı sağ adayların yükselişte olduğunu gösterdi. Parlamento çoğunluğunu oluşturan Avrupa Birliği yanlısı gruplar arasında en büyük kaybı liberaller ve yeşillerin tecrübe etmesi, önümüzdeki dönemde Avrupa’nın ister istemez sağcı politikalara daha fazla prim vermesini zorunlu kılacak. Aşırı sağın yükselişinin dikkate alınmayıp sol ve liberal politikalarda ısrar edilmesi sağın yükselişini güçlendirecek bir etki yapacağı için merkez siyasetin daha sağa kayması kaçınılmaz gibi görünüyor. Amerikan siyasetinde de bir süredir sol ve liberal politikaların ürettiği siyasi maliyetin Trump’ı güçlendirmesi, Biden’ın seçimlere doğru daha merkez ve sağa yakın politikalar izlemesi sonucunu doğurdu. Bu sağa kayış politikaları günü kurtarmaya yetebilir ancak kapsamlı bir siyasi ajanda olmadan sağın yükselişini durdurma konusunda yetersiz kalacağı açık.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ülkeyi aşırı sağa karşı korkutarak ve merkez ve sol grupların mobilizasyonu üzerinden siyasi başarı elde etme konusunda tecrübeli. Bu başarıyı tekrarlamak amacıyla erken seçime gitme kararı alan Macron, aşırı sağı devre dışı bırakma siyasetinin tekrar başarılı olmasını umuyor ancak bu riskli oyunu bu sefer işe yaramazsa sağcı bir lideri Başbakan olarak ataması gerekecek. Böyle bir senaryoda, Avrupa’da sağın sadece Avrupa Parlamentosu seçimlerinde değil ulusal siyasette de yükselişte olduğu tescil edilmiş olacak. Başkan Biden da son zamanlarda kendi koalisyonunu Trump’ın yükselişine karşı mobilize etme stratejisine odaklanıyor ancak Trump ulusal siyasette özellikle 2016 seçimlerine göre çok daha normalleşmiş durumda. Aşırı sağ korkusu üzerinden siyaset yapmak kısmen işe yarayabilir ancak sağın yükselişini geriletmek için çözüm olamayacağı kesin.
Avrupa’da sağın yükselişinin........
© Yeni Şafak
visit website