Unutmak uyuşmaktır!
Aradan altı aydan daha fazla bir zaman geçti, Gazze’de olan hiçbir şey eskisi kadar etkilemiyor artık insanları deniyor. Öyle mi? Keşke değil diyebilsem! İnsan her şeye alışıyor diyoruz ya bazı zamanlar, kasıt bu değil herhalde, olmamalı! Bu olup bitene alışmamalıyız; donmadan önceki uyuşma hali olur bu, Allah muhafaza donup kalır insanlığımız bu sebeple. Gazze, gözümüzü kapadığımızda bile kaybolup gitmemeli bir an zihnimizden, hafızamızdan. Bu yarayı tenimizde değil, içimizde taşımalıyız. İçimizi acıtmalı. Ve biz içimizin o acıyan yerine tutunarak yaşamalıyız. Aksi halde, ilahi suale cevap verebilmekten aciz düşeriz. Belki bu dünyada kaçabiliriz böyle yakıcı suallerden ama malum, kaçılamayacak bir sonu var hayatlarımızın.
Altı buçuk ayı geride kalan ama asırlar sürmüş kadar uzun bir kahır tarihi yazılıyor Gazze’de. Gazzeliler içinse acılarla büyüyen bir yiğitlik manzumesi bu. Onların tuttuğu cephe, insanlık cephesidir. Orası kaybedilirse, belki de bizim şu aciz insanlığımız yetmez kaleyi ayakta tutmaya!
Aciz deyince gardını almasın hiç kimse! Aczini bilen için acziyet yukarılara doğru çıkan bir merdivenin ilk........
© Yeni Şafak
visit website