Şükrün varlığı ve yokluğu
Çok yakınımızdaki bir şehirde, Gazze’de temel ihtiyaç dendiğinde ekmek, su, ilaç gibi olmadığında hayatın idame ettirilemediği şeyler anlaşılıyor. Gazzeli kardeşlerimiz içecek su, yiyecek aş, yarasını saracak bir doktor bulabildiğinde kendini her şeye sahipmiş gibi hissediyor. Bizim herhangi bir ek gayret göstermeden sahip olabildiğimiz nimetler bunlar. Herhalde bu kadar kolaylıkla sahip olabildiğimiz için olacak, ekseriyetimizin aklına bu nimetlere şükretmek gelmiyor. Yokluğu yaşayanlarsa bir parça kuru ekmek için bile gönül dolusu şükrediyor. Görüyoruz işte, zalimlerin saldırılarında bir kolunu kaybetmiş gazi, diğer kolunu kaldırıp geriye kalan kolu için şükrünü ifade ediyor.
Kulluk imtihanında sorular farklı yerlerden geliyor; kimine varlıktan sual ediliyor, kimine yokluktan. Yokluğu, yoksunluğu yaşayanlar, ellerinde kalan en ufak şey için bile hallerine şükrediyor, görünen o. Temel hayati ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebilenler içinse bu temel seviye şükre layık bulunmuyor pek. Ekmeğe, suya, ilaca, barınağa, güvenliğe ve başka temel ihtiyaçlarına kolayca sahip olanların şükür kavramını hatırlamaları için bundan fazlası gerekiyor çoğu zaman. Hayatı idame ettirmemiz için olmazsa olmaz olan bu nimetlerin bize bu kadar kolay bağışlanıyor olması şükrü icap ettiren bir şey olarak görülmüyor. Sokak röportajlarında sık sık “Ben neyime şükredeyim…” ile başlayan........
© Yeni Şafak
visit website