Kanıksamadan çözülmeye
Yaşanan acılarla bizim onlara bakışımız arasında ters orantı var; zamanla acılar azalmasa ve hatta artsa bile bizim onlarla ilgili hassasiyetlerimiz azalıyor. Gazze’deki zulüm her geçen gün daha da korkunçlaşarak devam ediyor. Siyonistlerin sınır tanımaz zulmü yakın zamanda ilk yılını tamamlayacak. İlk günlerdeki infial halinin yerini daha gevşek, daha az organize ve daha az ses getiren tepkilere bıraktığını herhalde kabul etmek durumundayız. Özellikle bizim ülkemizde böyle bu! Dünyada, özellikle Batılı toplumlarda gerçeklere uyanış diyebileceğimiz yeni bir tecrübe yaşanıyor, o sebeple daha canlı sokaklar. Bizde yaşanansa doz aşımına rağmen bilinen zulümlerin yeni bir çevrimi gibi algılanıyor yaşananlar daha çok.
İnsanlarımızın büyük kısmı acılara bir şekilde alışıyor, istemese de olanları kanıksıyor. Gazze’den sonra vahşetin, zulmün, caniliğin dahi zamanla etki gücünü yitirmeye başladığını gördük. Medyatik süreçler bizi yaşanan acılardan haberdar ederken bunu o kadar sık tekrarlıyor ki, özünde son derece sıra dışı hadiseler bile zaman içinde -biz bunu istemesek de- sıradanlaşıyor, etki gücünü az ya da çok yitiriyor. Bunu kabul etmek zor ama bu hassasiyet körelmesinin yaşandığını görmemek imkansız.
Bir halk çoluk çocuk demeden vahşice katledilirken, çağın en acımasız soykırımı gözlerimizin önünde gerçekleştirilirken buna nasıl alışabiliriz? Bu gerçekten oluyor mu? Kağıt üstünde bir çoğumuza kabul edilebilir gelmiyor muhtemelen bu durum. Ama göstergeler ortada. Gösteriler birkaç STK’nın gayretleriyle........
© Yeni Şafak
visit website