Hadiseleri okuyor muyuz?
Hayat, şahit olduklarımız ve onlardan çıkardığımız derslerden teşekkül eder. Bunu şöyle de söyleyebiliriz; hayatımızı şahit kılındıklarımızdan ve şahit kılındıklarımızın bize öğrettik lerinden inşa ederiz. Hayatı başka pek çok şeyle, başka pek çok şekilde tarif edebiliriz belki ama, bunların içinde bu kadar öğretici ve derinleştirici olanı pek azdır.
Hadiseleri okumaya gayret etmeyi, idrakimizi diri tutmaya yarayan bir çaba olarak görüyorum acizane. “Bunlar neden benim başıma geliyor?” ifadesi agresif tonuyla haddini aşan bir isyan cümlesi olarak geliyor daha çok kulağımıza. Bunu sakin tonda söyleyebilirsek, aslında oldukça öğretici bir muhasebenin, inceltici bir tefekkürün ifadesi de olabilir.
Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu sıkça söylüyoruz. Madem öyle, bu imtihanın sürekli değişen soruları olmalı. Öyle ya, hayatımızla sürekli kendini yenileyen o sorulara cevap arayacağız, bulacağımız cevaplarla bu zor imtihanda başarılı olacağız ya da olamayacağız. Selim bir akılla dikkatli bakarsak, şahit olduğumuz her şeyin, içinde bu türden sorular barındırdığını görebiliriz. Bizi kim kıldığını da yine o dikkatli bakışla cevaplarımızın içinde bulabiliriz.
Son birkaç ay boyunca şahit kılındığımız hadiseler, hayatın önümüze çıkardığı sorulara makul bir cevap bulmakta en çok zorlandığımız........
© Yeni Şafak
visit website