Yıldız Sarayı nasıl kumarhane yapıldı?
Ecdat yadigârı Osmanlı saraylarından biri daha yeniden ihya edildi. Milli Saraylar Başkanlığı’nca yürütülen 6 yıllık titiz bir restorasyondan sonra meşhur Yıldız Sarayı geçen hafta cuma günü ziyarete açıldı. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, açılış töreninde yaptığı konuşmada Yıldız Sarayı’nın yüce Osmanlı Devleti’ne yönelen yıkım hareketlerinin karşısında direnişin sembolü olduğunu vurguladı.
Bilindiği üzere bu saray, en büyük faciayı padişahın hal’ edilmesiyle birlikte yaşadı. Sultan İkinci Abdülhamid Han, 27 Nisan 1909’da tahtından indirilince büyük bir işgal harekâtına maruz kaldı. Bu çapul harekâtını gerçekleştirenler yabancı bir devletin askerleri değil, Hareket Ordusu’nun bereket düşmanı askerleriydi. Bu korkunç yağma, Tevfik Fikret’i bile çileden çıkardı ve onu şu beyti kaleme almak zorunda bıraktı:
Yiyin efendiler yiyin, bu hân-ı iştihâ sizin
Yiyin, yemezseniz bugün yarın kalır mı kim bilir?
Bu hakkıdır gazânızın evet o hak da elde bir!
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!..
Yıldız Sarayı’nın yıldızları ikinci bir defa da -ne yazık ki- Cumhuriyet devrinde söndürüldü. Abdülhamid Han’ın 33 yıllık ikametgâhı -maalesef- bir süreliğine de olsa kumarhane olarak kullanıldı. Bu çirkin tasarruf, 12 Ocak 1953 tarihli “İnci” dergisinden Feridun Kandemir imzasıyla ve utanç verici çizgileriyle şöyle dile getirildi:
“Yıldız Sarayı Montekarlo’ya Dönüyor” başlığıyla yayımlanan bu yazıyı -buyurunuz- okuyunuz.
“Şimdilerde kumarbazların adım adım takip edildiği, kumarhanelerin harıl harıl basıldığı İstanbul’da yirmi altı sene gibi kısa bir zaman evvel resmen -evet, bizzat Dahiliye Vekilinin (İçişleri Bakanı’nın) eliyle, resmen- muhteşem denecek kadar büyük bir kumarhane açıldığını bilmeyenler çoktur.
Hâlâ içinden çıkamadığımız turizm davasında, ileri bir adım almak hevesiyle, mutantan (tantanalı) bir açılış töreniyle kurulan bu kumarhane sözde memlekete ve bilhassa İstanbul’a akın akın seyyah getirecekti.
Dünyaca meşhur (Montekarlo) kumar yuvasının, yeryüzünün her tarafındaki kumarbazları, hatta kumarın yalnız seyrine meraklı olanları, kendine çekişinden ilham alan zamanın hükümeti neden İstanbul’u da bu hale getirmeyelim diye, uzun boylu düşündükten sonra nihayet:
- İstanbul, her bakımdan zaten yabancıyı tatmin edecek güzelliklerle doludur. Bir de dört başı mâmur........
© Yeni Şafak
visit website