Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla hazırlanan yeni müfredat taslağı, getirdiği birçok değişiklikler dolayısıyla tartışmalara sebep oldu. Bugünlerde yeni müfredat gazetelerde çeşitli açılardan değerlendiriliyor. Her gazete kendi yayın politikasına uygun haberleri öne çıkarıyor. Bazıları Atatürk’ün adı geçmiyor diyerek ucuz laflar ediyor. Bir kısmı, eğitim yerine niçin maarif deniliyor sorusunu sorarak önemli bir eleştiride bulunduğunu zannediyor. Bunlardan Cumhuriyet gazetesi ise, “Milli Eğitim Bakanlığı evrenin oluşumunu ‘tevhit’ anlayışıyla öğretecek” üst başlığıyla birinci sayfadan yayımladığı haberin spotunda şöyle diyor:
“İktidarın eğitime bakışını ortaya koyan müfredat taslağı tartışılıyor. AKP’nin parti programıyla aynı adı taşıyan ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ kapsamında evrenin oluşumu ‘tevhit’ (Allah’ın birliği) kavramı ön plana çıkarılarak anlatılacak. Amaç ise öğrencilerin fen bilgisi dersinde öğrendiklerini pekiştirmek.”
Ben bu spottaki “….evrenin oluşumu, tevhit kavramı ön plana çıkarılarak anlatılacak…” cümlesini okuyunca bir anda gençlik yıllarıma gittim. Ortaöğretimde matematik hocamız ilk dersinde matematiği şöyle tanımlamıştı: Çocuklar matematik bir rakam bilgisidir. Rakamların esası da birdir. Rakamları yukarı doğru ne kadar yükseltirseniz yükseltin, hepsinin temeli birdir. Mesela dokuz yüz doksan dokuz, dokuz yüz doksan dokuz defa bir demektir. İşte bu da Tevhid’e, yani Allah’ın bir ve tek olduğuna işaret etmektedir, demişti. Bu tevhidi tarif içimizdeki matematik korkusunu silip atmıştı.
Öyleyse geliniz Tevhid ve Kelime-i Tevhid hakkındaki bilgimizi biraz daha pekiştirmek için lügate müracaat edelim. “Misalli Büyük Türkçe Sözlük”te Tevhit şöyle tarif ediliyor:
1-Birkaç şeyi bir araya getirip bir yapma, birleştirme: Tevhid-i ezdâd, tevhid-i efkâr gibi. 2- Allah’ın birliğine, tek oluşuna inanma, bir ve tek olduğunu kabul edip söyleme. Samiha Ayverdi, bir yazısında şöyle bir cümle kullanıyor: Bütün ilimlerin gayesi Allah’ı birlemektir. Onun için halkı görme, Hakk’ı gör. Çünkü Tevhit yaratılmışların bir gölge ve hayal olduğunu bilerek Yaradan’ı görmektir. 3- “Lailahe illallah” sözünü söyleme, zikretme. “Tevhit Zikri” Niyazi-i Mısri şöyle diyor: “Hakkı seven âşıkların eğlencesi tevhid olur / Aşk oduna yanıkların eğlencesi tevhid olur” 4- Edebiyattaki anlamı ise, Allah’ın birliğini konu edinen şiir demektir. Ziya Paşa diyor ki: “Uymaz ona pek kaside nazmı / Tevhididir en güzide nazmı” 5- Musıkide Allah’ın büyüklüğünü ve birliğini dile getiren güftelerden bestelenmiş eser. Ayrıca Mevlevi tekkelerinde ve diğer bazı tarikatlarda âyin yapılan yere de “Tevhidhane” denilmektedir. Unutmayalım, bütün mevcudat bir olan Cenab-ı Hakk’ın eseri olduğuna göre şu koca dünyamız da büyük mü büyük bir tevhithanedir. Öyleyse “Tevhid-i tedrisat”ta, “Tevhîd-i tedrisat” esas alınmalıdır.
Eski yeni bütün İslam ulemasının Tevhid’e eserlerinde büyük bir yer verdiklerini, bunun ulvi manasını zihinlere yerleştirmek için hayli çaba harcadıklarını biliyoruz. Mesela Bediüzzaman Said Nursi Mesnevi-i Nuriye isimli eserine şu cümle ile başlıyor:
“Kırk-elli sene evvel, eski Said, ziyade ulum-u akliyye ve felsefiyyede hareket........
© Yeni Şafak
visit website