Üniversite ‘her şey’ değil...
“Türk mahkemelerinde jüri, hakimin sağında mı oturur, solunda mı?..” Sınıfta önce kısa bir sessizlik oluyor. Tavana bakanlar, birbirlerine bakanlar birkaç saniye sonra cevabı bulduklarını düşündüren ışıltılı gözlerini bana dikiyorlar... Ben de içlerinden birini işaret ediyorum; “Buyurun, siz söyleyin; sağda mı, solda mı?..” Cevabı alıp bir başkasına geçiyorum...
Üniversite ikinci sınıf öğrencilerine verdiğimiz bir dersin ilk günü yıllardır bu soruyla başlıyor... Sonuç genellikle aynı; öğrencilerin yarısı “sağda oturur”, yarısı “solda” diyor...
Şöyle gür sesiyle, “Hocam, jüriyi nereden çıkardınız?! Türk mahkemelerinde jüri yok!” diyenine inanın rastlamadık!.. “İzleyiciye göre mi, hakime göre mi?” sorusu gelmiyor değil ama...
İşte öğrencilerimizin hâli pürmelali... Tabii cevaplar aslında bir sonuç... Öğrencileri suçlayarak mesuliyetten kurtulamayız... Asıl mesele nedenlerde saklı... Gençlerimizin maruz kaldıkları kültür endüstrisinin kimin hegemonyası altında olduğundan eğitim sistemimize ve ailelerin öncelikleri nerelere koyduğuna kadar pek çok parametrenin sonucudur bu...Peki üniversiteyken hâli harap bu gençlerimizin mezuniyetten sonraki durumları nasıl?.. Melih Altınok dünkü gazete yazısında bu konuya açıklık getirmiş; Eurostat verisine göre; yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranı Türkiye’de yüzde 9,8. AB ülkelerinin ortalaması ise yüzde 3,9 imiş. Bu arada örneğin nüfusu bizimkiyle aynı olan Almanya’da üniversite öğrencisi sayısı 3 milyonken, bizde 7 milyon civarındaymış...Algılamada durum nasıl; bir de ona bakalım... Türkiye’de herkes üniversiteye girmek istiyor. Çünkü üniversite eğitimine sahip olmak, bir anlamda hayatın zirvesine oturmak için açık bilet gibi anlaşılıyor... İtibar desen üniversite mezununda, kariyer onda, para onda... Başarı için, kültür için, uzmanlık için, sağlam bir sosyal statü için sanki tek çözüm o...Durum böyle mi?..........
© Yeni Şafak
visit website