Seçme ve seçilme hakkı
Bir milletin kendi geleceğini, kendi idarecisini kendisinin seçmesine, seçme hakkı denir.
Kişinin seçtiği yemeği yemesi, seçtiği elbiseyi giymesi, seçtiği müziği dinlemesi, sevdiği ve seçtiği işle meşgul olması; beğendiği, imkânları ölçüsünde oturmak istediği evde iskân etmesi, istediği eğitimi alması kişinin seçme hakkıdır.
Hayatta seçilebilenlerin aksine seçilemeyen o kadar yaşanmışlıklar vardır ki, hangi milletin ferdi olunması, (gerçi doğulan ülke artık cinsiyet veriyor vermesine ama asıl baki) hangi dilin ana dil olması, hangi ana babayı ebeveyn edinmek, hangi ailenin, sülalenin ferdi olunması gibi kişinin kendisi ile alakalı birçok özelliklerini insan kendisi seçemiyor.
İnsanın, kendisini idare edeceği idareciyi seçememesi, seçme hakkının ihlal edilmesidir!
Bu seçme hakkını, Osmanlı İmparatorluğu ilk defa 1839 yılında imzalanan Tanzimat fermanı ile vatandaşlarına vereceğini bir belge üzerinde imzalamış. İlk seçme hakkını da, 1860 yılında yapılan mahalle muhtarları seçiminde halka vermiştir. Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'yi idare edenleri seçme hakkını değil!
Bugünkü yaşantımızda, seçme hakkına sahip olmayan toplumların, seçmedikleri kişiler tarafından idare edilmesi ve istemedikleri bir ekonomik sosyal veya toplumsal bir hayatı yaşamaya mahkûm edilmeleri, bu........
© Yeni Mesaj
visit website