Andreas Paraskos: “Avrupalı Kıbrıs’ta kayıplarla ilgili cezalandırılmamış suçlar...”
Özellikle Kıbrıslırum kayıplar konusundaki araştırmalarıyla tanınan çok değerli gazeteci arkadaşımız Andreas Paraskos, “Offsite” adlı internet sitesinde 23 Ekim 2024 tarihli yazısında “Avrupalı Kıbrıs’ta kayıplarla ilgili cezalandırılmamış suçlar” konusunu ele aldı... Bu yazıyı google translate yardımıyla, okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Paraskos, özetle şöyle yazıyor:
*** Kıbrıs Cumhuriyeti kayıplar konusunda işlenmiş büyük suçlar karşısında temel bir onurlu duruş bile gösteremiyor. Çünkü eğer göstermiş olsaydı, birileri çıkıp yanıtlar verecekti. Bazıları mahkeme önüne çıkarılmamalı mıydı? Ancak siz söyleyin bize, hakimleri hangi hakimler yargılasın ki?
*** Geçtiğimiz haftasonu bir sene önce hayatını kaybeden ve tüm hayatını toplumumuzun onuru için harcamış olan Ksenofon Kallis anısına iki konser düzenledik. O, hayatını Kıbrıs trajedisinin kayıp şahıslarının akıbetini öğrenmek için uğraş vermişti. Üç milletvekilinin dışında düzenlediğimiz konserlere hiçbir yetkili katılmadı. Ancak bu o kadar da önemli değildir çünkü kayıp şahıslara ve dolayısıyla onların yakınlarına karşı işlenmiş çok büyük suçlar hala cezalandırılmamıştır ve bu suçları işleyenler de devlet ödeneklerinin tadını çıkarmaktadır.
*** Birinci suç: 1974 yılından başlayarak Aralık 2000’e kadar tam 26 sene boyunca devlet, kayıp şahıslar listesini gizli tutmuştur. İlgili makamlara bu büyük gecikmenin ve neden böyle bir gecikme olduğunun hesabını gerçekten soran oldu mu?
Andreas Paraskos'un yazısında sözünü ettiği Engin Konuksever'in çektiği resimlerden biri...
*** İkinci suç: Bazı kayıp Kıbrıslırumlar’la Yunanlılar’ın Lakadamya ile Lefkoşa’da Ayio Konstantinu ve Eleni Mezarlıkları’nda gömülü olduğunu bilen yetkililer, 2000 yılındaki mahkeme kararlarına göre, aileleri bilinçli olarak bilgilendirmemişlerdi. Bu korkunç suç için kimler cezalandırıldı?
*** Üçüncü suç: Özgür bölgelerde Makedonidissa Mezarlığı’ndaki NORATLAS gibi, Atalassa Hastanesi’ndeki ve darbeyle ilgili büyük toplu mezarlarda herhangi bir gerekçe olmaksızın onlarca yıl boyunca kazı yapılmamıştır. Onlarca yıl boyuca araştırma yapıp kanıt toplamak ve şahitlerden ifade almak göreviyle bazı makamlarda oturanlar, kayıp şahıslar dosyalarının üstüne oturarak bunları boş bırakmış, kayıp yakınlarından bile bunları gizlemiş ve onları kendi acıları içinde, karanlıkta bırakmıştır. Ancak kendileri Brüksel, Strazburg, ABD ve başka yerlere aydınlatma gezilerine çıkmış, konuşmalar yapmış, etkinliklere ve kayıplarımız için dualara katılmışlardır. Palma, Paşa, Şamis ve diğer kayıp şahısların dul eşleri evlatlarını beslemek için gündüzleri temizlikçilik yaparak basamakları yıkayıp tuvalet temizlerken, Pazar günleri de barikatlara koşturup kayıplarının geri dönüşü için eylem yaparken, bu yetkililer kayıpların sırtından kariyerler yapmış ve hatta “esirlerin geri dönüşü” için “taleplerde” bulunmuşlardır.
*** Sonrasında bu dul kadınların bazıları devletin 1974’ten beridir kayıp eşlerinin özgür bölgelerde gömülü olduğunu bildiğini öğrendiklerinde devleti mahkemeye vermişler ve mahkemeyi kazandıkları halde, Yüksek Mahkeme bu kararı geri çevirmiş, böylece bu kadınlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bir on yıl daha harcamak zorunda kalmışlardır.
*** 31 Ağustos 2021 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kıbrıs’taki Yüksek Mahkeme’ye yönelik inanılmaz bir eleştiri yapmıştır... Mezarlıklara ve barikatlara giden tüm o dul kadınlar yıllarca tuvalet temizleyerek, basamak yıkayarak evlatlarını geçindirmeye çalışmış ve hayatlarının bu son döneminde insanlık onuruyla yaşayacak........© Yeni Düzen
visit website