Trafik ve Yol Güvenliği Mevzuatını Dönüştürmeliyiz, Ama Nasıl?
23 Mart 2024 günü Girne’de gerçekleşen felakette Cihan Yüksel olay yerinde, ağır yaralanan arkadaşı Büşra Yavuz ise kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Olayın ardından yapılan yorumlar, genellikle bunun bir kaza değil cinayet olduğu üzerine yoğunlaştı. Tek başına cezalandırmanın, suçları ortadan kaldırmaya yetmediğini biliyorum. Gerek aldığım hukuk eğitimi gerekse uygulamada yaşananlar bunu bana öğretti. Ama mevzuattaki düzenlemelerin de artık yeterli olmadığını düşünüyorum. En azından alkollü olmak, hız sınırı aşmak, keyfi şekilde kurallara aykırı davranmak gibi etmenlerin, suçun şeklini ve tanımını değiştirmesi gerektiğine inanıyorum. Toplum içinde cinayet kelimesinin kullanılma nedeni de, hem bu sorumsuzlukların fazlalıkla görülmeye başlaması hem de uzun bir süredir trafikte yaşanan ölümlü fiillerdi. Hemen her gün bir yenisi eklendiği için yanlış bilgi vermek istemem ama takip edebildiğim kadarıyla, yıl başından itibaren 15 kişiyi yollarda kaybettik. Bu çok ciddi bir rakam. Bunun nedenlerini tespit etmek için idarenin gece gündüz çalışması gerekir ama nerdeee…
Tüm bunlar yaşanırken 2 Nisan günü sosyal medyaya, ‘trafikte, yollarda ölmek ve öldürmek, yakamıza yapışan bir illet haline geldi’ diye yazıp, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanını göreve çağırmıştım. Evet çoğu kazada sürücü hatası vardı ama ilgili bakan Erhan Arıklı’nın bu vahim tablo karşısında sadece araç kullanıcılarına yüklenmesini de kaldıramıyordum. Çünkü yol güvenliği konusunda görevi gereği kendisine yüklenen yasal sorumlukları dahi yerine getirmeyen, ‘Trafik ve Ulaştırma Hizmetleri Komisyonu’nu toplamayan, karanlık yolları aydınlatmayan, hız tespit kameralarını bile rant meselesi haline getiren bir bakanın ağzından çıkacak son cümle, sürücülere yüklenmektir. Araç kullanıcılarının hataları söz konusu olsa da, öncelikle oturduğu koltuğun gereğini yerine getirmeli, sürücü hatalarını engelleyici icraatları hayata geçirmelidir.
6 günde 5 ölümlü çarpışmanın yaşanması da mevcut tartışmalara tuz biber ekti ve hükümet kendince çözüm önerileri geliştirdi. Öncelikle ceza yasasındaki 7 yıla kadar verilebilen hapis cezasının 10 yıla çıkarılmasına, ardından para cezalarının arttırılmasına ve son olarak başbakanlıkta ‘trafik komisyonunun’ kurulmasına karar verdiler. Halbuki 26/2016 sayılı ‘Trafik Hizmetlerinin Planlanması, Koordinasyonu ve Denetimi Yasası’na göre Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde, Erhan Bey’in bakan olarak başkanlık yapıp ayda en az 1 defa toplantıya çağırması ve her yıl sonunda faaliyetleri ile ilgili olarak Bakanlar Kuruluna ve Cumhuriyet Meclisine rapor sunması yasa ile düzenlenen Komisyon varken bunu çalıştırmayan zihniyetin, komisyon kuracağını söylemesi ayrıca trajikomik oldu. Zaten yürünecek yol yasada belirtilmişken, belli ki ‘iş yapar görünmek için’ hayali adımlar atmak tercih edildi.
***
Peki ya önerin var mı?
Yukarıda sıralamaya çalıştığım eleştirilerin ötesinde, ben de trafikle ilgili mevzuatın........
© Yeni Düzen
visit website