Vuslat
Bir ummanın nihayetini merak ettiğinde, bulduğun bir yunus balığı belki. Rüzgârın deli deli eserken çıkardığı ses… Dalgaların kıyıya çarparken çıkardığı o muazzam yayılışı... Vapurun kıyıya yanaşırken lastiklere çarpışının iç gıcırtısı... Her şey bir şeye kavuşuyor. Her âşığın bir maşuku var. Her mevcûdun tıpatıp uyduğu bir parçası var. Yarım değil hiçbir şey, tek değil…
Kavuşmanın kimyası zor, hâli geniş... Hele ki bir tarihin izini kovalıyorsa ve hele ki âşıktan maşukunaysa... Ya da evlattan ebeveyne... Takvim yapraklarının her gün birer birer aynı heyecanla koparılışı... Her geçen saniyenin, dakikanın, günün o güne bir adım daha götürdüğünü hissetmek... İçinde hiç bitmeyen, hatta gittikçe artan bir coşku... Çoğu zaman neredeyim? Kimim? sorularının........
© Yeni Asya
