menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mevlid’lerde yeniden doğmak

38 8
06.09.2024

Peygamberimizin veladet/doğum ayı Rebîul Evvel ayı girince her kafadan bir ses çıkıyor, hep mesajlar gönderiliyor. Bir Mümin ve Müslüman olarak beraber düşünüp değerlendirelim. Peygamber Efendimiz bilinmeden tanınmadan yaşanmadan olmayacağı için bizler de mevlid’lerde yeniden dirilelim, yeniden doğalım.

İslâm; belli gün ve gecelerde kutlanan bir din değildir. Peygamber Efendimiz de kandillerde, mevlitlerde hatırlanan bir Peygamber değildir. Hayat nizamı ve hayat tarzı olarak gönderilen Kitabımız Kur’an-ı Kerim de yüzünden okunup geçilen bir kitap değildir. Ölüleri ilgilendiren değil, diriler için gönderilen, ölü hayatı dirilten, yaşanan/yaşatılan hayat kitabımızdır. Karanlık ve karartılmış dünyayı aydınlatmak için gönderilen Peygamberimiz de “Ey peygamber! Seni tanık, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik.” (33 Ahzâb 45, 46)

Ahirette “uyarılmadığı, bilgi verilmediği yolunda” mazeret ileri sürecek olanlara da Allah Teâlâ peygamberleri ve hepsine birden son peygamberini tanık gösteriyor. Hz. Peygamber’in bu niteliği, onun rabbi nezdindeki değerini gösterir. Çünkü şahitler önce tezkiye edilir, onları tanıyan erdemli kişiler tarafından tanık olabilecekleri ifade edilir. Hz. Peygamber’i tezkiye eden ise bizzat Allah’tır.

Hz. Peygamber hem Kur’an âyetlerini tebliğ etmekle hem de bunları açıklayan, canlandıran ifadeleriyle yeteri kadar müjdeci ve uyarıcı olmuştur. Onun tebliği ve açıklamaları itaat edenler için ebedî mutlulukların müjdesi, inkâr ve isyan edenler için ise felâketlerin haberidir. Peygamber efendimiz insanları Allah’a çağırmaktadır; yani O’na iman, ibadet ve itaat etmeye davet etmektedir. Burada dikkat çeken bir kayıt, Peygamber’in bunu Allah’ın izniyle yapmakta olduğudur. Allah bir kuluna insanları kendine çağırma izni, yani bilgisi ve yetkisi vermedikçe kimse bu vazifeyi üstlenemez. Bu konuda ümmete düşen görev, Hz. Peygamber’den öğrendiği şekilde insanları Allah’a çağırmaktır. Öğrenmenin yolu ise her mümine açık olan din ilmini tahsil etmektir. Aslı Kur’an’da ve sahih hadislerde bulunan ve tahsille elde edilen din ilmine uymayan bilgi, sezgi, keşif vb. bilgi yolları, insanları Allah’a çağırmak için yeterli ve geçerli değildir.

Beşer bilgisi Allah, varlık, başlangıç ve son, ruh, âhiret, iman, ibadetler, helâller ve haramlar gibi konularda yetersizdir. Bu konularda aydınlığa kavuşmanın, doğru bilgi........

© Yeni Akit


Get it on Google Play