Kendimiz olalım, kendi dilimizle konuşalım, kendi kavramlarımızı öğrenelim
Sıkıntımız kendi değerlerimizi bilmeyip öğrenmeyip başkasının kavramlarıyla konuşmamız. Bu şaşkınlığın başı, Tanzimat’tır. Kendimiz olmaktan çıkmaya başladığımız dönem. Son yüz yıl da başımıza gelenlerden de habersiziz. Aslî kavramlarımızı Batılı kavramlar ile eş görme kompleksi Cumhuriyet döneminde teslimiyete döndü. Tek parti sadece devleti tasfiye etmedi. Sadece vakıflar, medrese ve tekke gibi toplumun ilim, ihlas ve ahlâkını inşa eden kurumları yıkmadı. Aslî kavramlara saldırdı ve onları devre dışı bıraktı. Israrla ümmet yerine milleti (sonra da ulus yaptı.) ahlak yerine etiki ikame etti. Dile yapılan saldırıyla yetinilmedi. Temelinde tevhid diline karşı açılan savaş vardı. O yüzden rejim tevhid dilini de yasakladı. Kavramlarımız kurumlar ile beraber hayattan çıkarıldı.
Bu tasfiyeye karşı dindarlar, ulemâ ve ârifler mücadelelerine devam ettiler. Muhafazakâr dediğimiz kesim ise ‘köprüyü geçene kadar’ mantığıyla bütün bu yanlışları meşrulaştırdılar. ‘Batı’da ne varsa bizde de var’ kompleksiyle bu tasfiyeye gönüllü omuz verdiler. O yüzden Kemalistler kadar muhafazakârlar da kendisi olmaktan çıktılar. Asliyetimize, özümüze dönmeden olmaz. Aslî kavramlar, tevhid kavramları bilinmeden olmaz. Bir anlama bağlıdır. Anlamlar ise insanları, toplumları inşa eden unsurlardır.
Tevhidden, imandan bu kadar çok bahsetmemizin sebebi tevhid bilincinin eksik olmasından.
Allah’ı, Resulünü, imanı, itikadı, ahlâkı, çok kolay unutabiliyorlar. Müslümanlar Müslümanlığı hafif bir şey sanıyorlar. Bir aksesuar, bir ayrıntı zannediyorlar. Dinimizin bir hayat tarzımız olduğunu da kaale almıyorlar. Bu yüzden öncelikle tevhidin değerini, eşsizliğini; sonra da tarifini, hayata nasıl yansıdığını, kulların düşünceden sanata kadar her işinde nasıl tevhid renginin sindiğini göstermeye çalışıyoruz.
Tevhid; Rabbimizin yaratan,........© Yeni Akit
visit website