“85 milyonun duası sayesinde kazandım” diyen Yusuf Dikeç’e selam olsun
Olimpiyatlar falan derken ister istemez sporun atmosferine girmiş olduk. Hele atıcılıkta Yusuf Dikeç adlı 51 yaşındaki asker kökenli sporcumuzun hedef tahtasına rahat (cool) bir tavırla, ‘eli cebinde’ atış yaparak gümüş madalya kazanması büyük yankı uyandırdı. Japonya’da, Güney Kore’de çizgi roman ve filmlere malzeme olmaya başladığına dair haberler akmakta ajanslardan.
Ama benim için önemli olan neydi, biliyor musunuz: Yusuf Dikeç’in başarısını kendisine dua eden 85 milyona borçlu olduğunu vurgulaması ve şu laikçi kesimi titreten cümlesi:
“Dünya dua üzerine kurulmuştur.”
Bu nahif cümleyi millî bir sporcunun ağzından duymayalı ne kadar olmuştur kim bilir? Siyasetçilerimiz bile ‘kazanacağız, alacağız, devireceğiz’ derken Sünnet-i Seniyyeden olan “İnşaallah” demeyi unutuyorlar ki Allah’ın izin vermesi halinde bir başarının gerçek başarı olduğuna dair temel İslamî inancın onların zihinlerinde de zedelenmeye başladığını belgeliyorlar ne yazık ki.
Unutmayalım: başarı bizden değil, Allah’tandır. Başarının hayırlısı ve bir hayırlı niyet uğrunda gerçekleşmesidir Allah (cc) nazarında “değerli” olan husus.
İşte Hazret-i Ali’nin (ra) Hendek Muharebesinde başından geçen olay bu manevî gerçeği bir ayna gibi aksettirir.
Hendeği ilk aşan Amr bin Abdivüd adlı bir müşrik ile mübareze, yani teke tek çarpışmaya girer Hz. Ali. Rakibini yere yıkar, tam kılıcını indireceği sırada Amr can havliyle tükürür. Bunun üzerine Hz. Ali kılıcını kınına sokar ve adamı serbest bırakır. Kendisini neden öldürmediğini sorunca da,
-Önce seni Allah için öldürecektim, tükürdükten sonra nefsim galeyana geldi, onun için öldüreceğimi anlayınca vazgeçtim, diye cevap verir.
Mevlana hazretlerinin Mesnevi’sinde sayfalarca anlatılan bu kıssanın yüksek seviyesinde değiliz elbette ama bir nevi ‘adrenalin harbi’ diyebileceğimiz spor oyunlarında da benzeri bir centilmenliğin yaşandığını görmek insanı en azından teselliye yarıyor.
İşte imrenilesi bir misal…
Madalyanın şerefi
Bilelim ki sporun gayesi ne olursa olsun kazanmak değildir. Kazanmanın bir ‘değeri’ de olmalıdır. Bu da........
© Yeni Akit
visit website