menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gündemi yazmak

9 0
18.08.2025

Gündemi yazmak

Ahmet Talib Çelen

Hemen belirtelim ki herkesin kendine göre bir “gündem”i var. Cumhurbaşkanından bir devlet dâiresindeki memura, büyük iş adamlarından sanâyideki kaportacıya, ev hanımından emekli maaşı ile geçinmeye çalışan vatandaşlarımıza kadar herkesin derdi, dolayısıyla gündemi farklı. Bu yüzden vatan-millet-istikbâlimiz açısından kendimizce mühim bulduğumuz bir mevzûda yazdığımız zaman okuyucularımızdan “Sen bu boş işlerle uğraşma da filan mevzûu yaz!” gibi sert tepkiler aldığımız çok olur. O da tamâmen haksız değildir, kendi derdi zâviyesinden bakınca en mühim mevzû odur belki de. Ateş düştüğü yeri yakar.

Yine de herkesin bir şekilde ilgilendiği hâdiseler var elbette. Hükûmetin aldığı kararlar, ekonominin hâli-pahalılık, yolsuzluklar, eğitim meseleleri, sokak çeteleri ve cinâyetler, ahlâkî çöküş, adâletsizlikler, siyâsî polemikler…vb. Halk, ister istemez bunlarla ilgilenir. Bir kahvehânede bir çay içimi oturmak halkın gündemini aşağı yukarı gösterir. Bunların bir kısmı gerçekten millet varlığı için hayâtî ehemmiyeti hâizdir.

Bir yazar olarak bunların hangisini yazalım? Bir kere bâzı televizyon kanallarında gördüğümüz gazeteci tipleri gibi dış politikadan ekonomiye, edebiyattan mûsikîye, hukuktan eğitime… her mevzûun uzmanı değiliz. Bilmediğimiz mevzûda yazmak had bilmezliktir ve insanı gülünç hâle de sokar. Öyleyse önümüzde olup biten her hâdise üzerine yazmak iş değil. Bir, bildiğimiz/anladığımız bir mevzû olmalı; iki, yel gibi gelip geçici değil kalıcı bir mevzû olmalı. Şu hâlde bir seçme yapmak mecbûrîdir.

Bir gündem yazarı vardır, bir de tefekkür yazarı. Halk gündem yazarını çok sever. Çünkü yazdıkları yaşanan hâdiseler üzerinedir ve anlaşılması kolaydır. Sonra bu yazılarda o gün dost muhabbetlerinde........

© Yeni Akit