Şefik Hüsnü Kurtuluş Savaşı’na niçin katılmadı?
Yıldırım Koç yazdı…
Türkiye sosyalist hareketinin Atatürk döneminde güç ve etki kazanamamasının önemli nedenlerinden biri de, eski TKP’nin önderi konumundaki Şefik Hüsnü ve arkadaşlarının Kurtuluş Savaşı’na katılmamalarıdır.
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın oluşumunda en önemli bileşen, Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da bulunan ve oradaki sosyalist/komünist hareketle bir biçimde ilişki kuran kişilerdi. Bu kişiler, Anadolu’da kurtuluş mücadelesi başladığında Anadolu’ya geçtiler ve Sovyetlere bağlı komünistliği kabul etmeyerek, Mustafa Kemal Paşa’nın kadrosu içinde yer aldılar.
“Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın kurucu kadrosu, Dr.Şefik Hüsnü dışında, Almanya’da Spartakist hareket içinde yer aldı, orada Kurtuluş dergisinin ilk sayısını yayımladı ve Türkiye İşçi Çiftçi Fırkası’nı oluşturdu. Bu grubun büyük bölümü 1920 ortalarından itibaren Ankara’ya geçti ve Kemalist devletin kuruluşunda önemli roller oynadı.” (Erden Akbulut-Mete Tunçay, Türkiye Komünist Partisi’nin Kuruluşu,1919-1925, Yordam Kitap, İstanbul, 2020;42)
Şefik Hüsnü Kurtuluş Savaşı yıllarında niçin İstanbul’da kaldı? Niçin Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’na katılmadı?
Bu konuda Mihri Belli’nin gözlemi aşağıda sunuluyor:
“Şefik Hüsnü’nün Anadolu’ya geçip devrimci eylemini orada yürütmesi, en doğru davranış değil miydi? (:..) Bu satırların yazarı bu soruyu Şefik Hüsnü’ye sormuştur. Cevabı özet olarak şu oldu: ‘Proletaryanın yoğun olarak bulunduğu tek merkez İstanbul’du. Biz, nerede proletarya, orada biz, diye düşündük. Önümüzde Sovyet devrimi örneği vardı. Rusya’da devrim şehirlerde başlamıştı, köylere sonra yayılmıştı. Ve Rus Devriminde tek temel güç işçi sınıfıydı. Bu düşüncelerle İstanbul’da kaldık. Biz, o zamanlar, böyle düşünüyorduk. Ama ben kendi hesabıma şimdi başka türlü düşünüyorum. Ankara’ya gitmemiz doğru bir davranış olacaktı. Mustafa Kemal ile, hiç değilse ilk yıllarda, daha geniş bir güçbirliği sağlanabilirdi. Üstelik kendisiyle hemşehriydik. Birçok müşterek dostlarımız vardı. Bizde bu gibi kişisel bağlar, kısa vadede de olsa, etkili olabilir.’ “ (Adem Kalfa (Mihri Belli), Türk Solu, Dünü Bugünü, Författares Bokmaskin, Stokholm, 1986, s.89)
Peki, olay bu kadar basit mi? 1919 yılı Mart ayında Komünist Enternasyonal (Komintern) kuruldu. Şefik Hüsnü ve İstanbul’da kalan arkadaşları İstanbul Komünist Grubu’nu oluşturdular ve Komintern’den gelen talimatlara göre hareket ediyorlardı. Komintern’den “Anadolu’ya geçin” diye bir talimat gelmiş olsa, Şefik Hüsnü’nün buna itiraz etme hakkı yoktu. Demek ki, Komintern’den gelen ve Şefik Hüsnü’nün uyduğu talimat, İstanbul’da kalınmasıydı.
Peki, İstanbul’da kalınmasının tek nedeni, 1919-1922 yıllarında işçi sınıfının büyük bölümünün İstanbul’da olması mıydı? Ayrıca, bu tarihte İstanbul’daki işçilerin büyük bölümü Ermeni, Rum ve Yahudiydi. Bunlar Kurtuluş Savaşı’na destek vermedi. Tam tersine, özellikle Ermeni ve Rum işçiler, işgalci Yunan ordusunu destekledi. Bunların bir bölümü de, Osmanlı vatandaşı iken, işgalci Yunan ordusuna katıldı.
O........
© Veryansın TV
visit website