Komünistliği ‘Rusya’nın memurluğu’ zanneden Anadolu ‘komünistleri’
Yıldırım Koç yazdı…
Türkiye’de komünist hareketin geçmişte ne tür hatalar yaptığının önemli bir örneğini, Sovyetler Birliği’nin Ocak 1922 – Nisan 1923 döneminde Ankara’da elçilik görevini üstlenen Simon İvanoviç Aralov’un 18 Ocak 1923 tarihinde Komünist Enternasyonal Doğu Sekreterliği yetkilisi Safarov’a gönderdiği bir yazısında görebiliyoruz.
Aralov, anıları sayesinde Türkiye’de epeyce yaygın olarak tanınan bir kişi. Genellikle bilinmeyen özelliğiyse, çok önemli bir istihbaratçı olması. İstihbaratçılığa subay olarak görev yaptığı Çarlık Ordusu’nda başlamış. Aralov, Kızıl Ordu’ya bağlı olarak 21 Ekim 1918’de oluşturulan askeri istihbarat örgütü GRU’nun kurucu başkanı. Bu görevini 1919 yılı Temmuz ayına kadar sürdürmüş. Daha sonraki yaşamında da, çeşitli dönemlerde kesintiye uğrasa da, Sovyetler Birliği askeri istihbaratıyla ilişkileri devam etmiş.
Aralov’un Ankara’da görev yaptığı dönemde Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (Türkiye Halk Komünist Partisi) faaliyet gösteriyordu. Bu örgüte ilişkin son derece önemli bir çalışma, Erden Akbulut ve Mete Tunçay tarafından yapıldı:
Erden Akbulut – Mete Tunçay, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası, 1920-1923, Sosyal Tarih Yay., İstanbul, 2007.
Erden Akbulut – Mete Tunçay, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası, 1920-1923, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Baskı, İletişim Yay., İstanbul, 2016.
Bu çalışmada, Aralov’un, Türkiye’de elçilik görevini sürdürürken, Komünist Enternasyonal Doğu Sekreterliği’nde Safarov’a yazdığı bir rapor yer alıyor.
Aralov, bu raporunda, Anadolu’daki komünistleri yerden yere vuruyor ve onların kendilerini Sovyetler Birliği’nin memurları olarak algıladıklarını ileri sürüyor. Raporda, Sovyetler Birliği’nin Türkiye’deki komünist hareketi nasıl yönlendirdiği de görülüyor.
Anadolu’da askeri zaferin kazanılmış olduğu 18 Ocak 1923 tarihinde Aralov’un gözlem ve tespitlerinin bir bölümünü aşağıda sunuyorum (alıntının, Akbulut-Tunçay çalışmasında kitabın birinci ve ikinci baskılarındaki sayfası gösterilmektedir):
“Türkiye’de var olan komünistler tutuklandı. Çünkü Türkiye’de teşkilatlı bir komünist partisi yoktu ve şimdi de yok. Ne köylü, ne işçi, ne de aydın çevrelerinde herhangi bir etkisi var. Bütün bunlar bizim sayın G. (Golman) ve R. (Raevski) yoldaşların hayalinde vardı. Daha önceki raporlarıma bakacak olursanız (27/VI-22 tarihli rapor), göreceksiniz ki, ben bu partiye hiçbir zaman büyük önem vermemiş, önceki MK terkibinin hiç de istenilecek nitelikte olmadığına, onların paraya düşkünlüğüne, partiyi tasfiye etmek gerektiğine işaret etmiş ve asıl olanın az-çok işçi yatağı olan bölgelerde küçük hücreler kurmak olan hazırlık çalışmasını ana görev olarak görmüş, bu hücrelerin görevinin ise işçilere meslekleriyle ilgili ihtiyaç ve taleplerini anlatmak, kendilerini geliştirmek ve işçi bölgeleri ile hücreleri........
© Veryansın TV
visit website