menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Eski işçiler, yeni işçiler

20 11
08.05.2024

Yıldırım Koç yazdı…

Türkiye’de işçilerin yapısı zaman içinde çok değişti. Bu değişimin 50 yıllık dönemini doğrudan gözleme imkanım oldu. Bugün katıldığım işçi toplantılarında tanıdığım işçiler, 1970’li yılların işçilerinden çok farklı.

İşçilerle doğrudan ilk temasım 1972 yılında oldu. ODTÜ’de öğrenciydim. En yakın arkadaşım, Hakkı Yazıcı idi. İçtiğimiz su ayrı gitmezdi, desem yeridir. Nitekim daha sonra nikah şahitliğimi de Hakkı yaptı. 12 Mart döneminin baskı koşullarında işçilerle bağ kurmaya çalışıyorduk. Hakkı, yanlış anımsamıyorsam, Suat Şükrü Kundakçı aracılığıyla inşaat işkolunda faaliyet gösteren bir sendika ile bağlantı kurdu. Sendika başkanı, bizim sendikacılık tarihimizde (olumsuz anlamda) özel bir yeri olan, Süleyman Akkaya, namı diğer, “Peygamber Süleyman” idi. Peygamber Süleyman’ın ünü, “çanta sendikacılığı”ndan gelir. 1990’lı yıllarda İnsan-İş Sendikası’nın başkanı olarak işçiler açısından ne büyük sorunlar yarattığına da tanık oldum. Ancak 1972 yılında, acemiliğimiz nedeniyle ve aracımızın kimliğine de bakarak, işçi haklarının peşinde koşan bir sendikacı zannediyorduk. 1972 yazında ORAN yeni kuruluyordu. İlk binalar yapılıyordu. Süleyman Akkaya elimize üye fişlerini verdi. O zaman ORAN’a gidiş zordu. Konya yolunda minibüsten iniyor, dağı tırmanıp işçi koğuşlarına ulaşıyor, geceleri işçilere sendikalaşmayı anlatmaya çalışıyorduk. Yanlış anımsamıyorsam Çorumlu işçilerdi. Çoğu yarı-işçi, yarı-köylüydü. Başlarında da amele çavuşları vardı. Çoğu okuma yazma bile bilmiyordu. Dünyadan haberleri yoktu. Benim gidemediğim bir akşam, bizim Hakkı’yı dövmüşler. Meğer Süleyman Akkaya bizi işyerine göndererek işyerinde örgütlenme çalışması yapıyor gibi göstermiş. Sonra da........

© Veryansın TV


Get it on Google Play