menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türk Yükseköğretimi ve sorunları: Yeniden yapılanma ve gelecek öngörüsü (1)

13 29
07.04.2024

Şahin Filiz yazdı…

Yükseköğretim programının, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti’nin yüksek çıkarlarını temel alarak; Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan ilk dört maddesine bağlı olarak ulusal düşünüp bilimsel alanda evrenselliği yakalayan, mali ve idari özerkliğe sahip ulusal, demokratik ve özgür akademik katılım ilkelerini özümseyen, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “çağdaş medeniyetler seviyesini aşmayı” öngören, bilgi ve teknoloji çağının ötesine geçmeyi amaçlayan bir Türk yükseköğretim anlayışı ve sistemi çerçevesinde kurulması eğitim-öğretim için kaçınılmazdır. Devlet ve vakıf üniversiteleri, Türk milli çıkarları doğrultusunda çağdaş evrensel ölçütlerine göre, çağımızı ve ötesini hesaplayabilecek nitelikte eğitim-öğretim ve bilimsel araştırmalar yapan, bilgi ve teknolojiyi birleştirebilen gelişmelere öncülük edecek düzeye getirilmelidir. Bu amacın gerçekleştirilmesinde akademik kadrolar, akademik müfredatın içeriği ve araştırma potansiyelleri açısından bilimsel ve akademik yarışa öncelik veren, toplum-devlet, sanayi-üretim ilişkisini kurabilecek kurumlar düzeyine yükseltilmelidir.

Atatürk ilk ve devrimlerine bağlı, Türk kültürü ve değerlerini özümsemiş, algılama, düşünme ve problem çözme yeteneği ve donanımı gelişmiş, çağdaş gelişmelere açık, sorumluluk ve milli duyarlılığı yüksek bilgili, aydın, girişimci, özgür, yaratıcı ve kültürlü nesiller yetiştirilmesi yüksek öğretim politikamızın en başat amacı olmalıdır.

Yükseköğretim gören Türk gençliğine eğitimde ve öğretimde fırsat eşitliği sağlanmalı, yüksek öğretime yetenekli Türk gençlerinin, eğilim ve yetenekleri doğrultusunda eğitilmesi yükseköğretim politikalarında başlıca hedef olmalıdır. Öğrenci, idari ve akademik kadro ve üniversiteler arasındaki sıkı iş birliğini, üniversite-sanayi ve üniversite-üretim iş birliğini güçlendirecek şekilde düzenlemek esastır.

Üniversitelerimiz, ülkemizin ve Türk ulusunun birliği, dirliği ve bütünlüğüne bağlı kalarak bilimsel araştırma özgürlüğüne aykırı olmayan, bağımsız yapısıyla akademik, idari ve mali bakımdan özerk, katılımcı ve hesap verebilir kurumlar haline getirilecek; bilimselliğe aykırı ve akademik araştırmalara ket vuran her türlü siyasi baskı ve kısıtlamalardan uzak tutulmalıdır.

Başta liselere geçiş sınavı ve üniversite giriş sınavları olmak üzere, bütün sınavlarda, yıllardır mağduriyetlere neden olan soru güvenliğini mutlaka sağlayacak ve Türk gençlerinin fırsat eşitliği hakkından sonuna kadar yararlanmaları sağlanmalıdır.

Her üniversitemiz, ulusal ve uluslararası vizyonunu kurarken akademik kadro, idari yetkinlik, altyapı imkanlarıyla, bulunduğu bölgenin sorunlarını çözmeyi hedefleyecek, öğrenci niteliğini öne çıkaracak ve mezunlarının istihdamını kolaylaştıracak mezuniyet sonrası donanımlarını geliştirme gibi temel değişkenleri temel almalıdır.

Mevcut yapısı ve işleviyle YÖK, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 6 Kasım 1981 tarihli 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile kurulmuştur. Çıkarılan bu yasa, Ocak 1981 tarihinde Şili’deki cuntanın çıkardığı yasanın kötü bir kopyasıdır. YÖK yasasıyla birlikte üniversitelerde toplu tasfiyeler başlamış, akademisyenler her siyasi dönemin YÖK aracılığıyla baskısı altında susturulmuş, çağdaş ve özerk üniversite yok edilmiş, yöneticiler akademik, bilimsel ve idari liyakat ölçüleri dikkate alınmadan atamayla gelmişlerdir. YÖK yasasıyla bütün üniversitelerin programları ve ders içerikleri aynılaştırılmış; böylece uzmanlık alanları daraltılmıştır. Üniversitelerin tümünün yatırım bütçeleri YÖK’e tahsis edilmiş ve yerleşke inşaatları YÖK tarafından tek elde ihale edilmeye başlanmıştır. Üniversite harçları artırılmış ve eğitimin özelleştirilmesinin yolu açılmıştır. Zaman içinde yasanın birçok maddesi değiştirilmiştir ama yasanın üniversiteler üzerindeki baskıcı havası 41 yıldır kırılamamıştır. Özellikle 2002 yılından sonra üniversitelerde liyakat tartışmaları artmaya başlamış, çağdaş, laik ve bilimsel eğitim yıpranmıştır.

YÖK kaynaklı bütün bu sakıncaları ortadan kaldıracak yeni bir Yüksek Öğretim modeli yapılanmasına geçmenin Türk yüksek öğretimi için vazgeçilmez bir icraat olduğu apaçıktır.

Yüksek Öğretim Kurumu’nun adı “Türk Yüksek Öğretim Kurulu” (TÜYÖK) olarak değiştirilmelidir. “Kurum” yerine “Kurul” kavramının kullanılmasının amacı şudur: Ulusal ve uluslararası rekabette belli bir sıralamaya giren........

© Veryansın TV


Get it on Google Play