Kibirli bir deniz gücünün yıkıldığı yer ve zaman: Çanakkale Boğazı, 18 Mart 1915
Cem Gürdeniz yazdı…
Dünya siyasi ve askeri tarihi taktik başarıların stratejik sonuçlar doğurduğu pek çok olaya sahiptir. Ancak taktik bir harekatın jeopolitik sonuçlar doğurduğu olaylar nadirdir. 18 Mart 1915 günü saat 1400’dan sonra Çanakkale Boğazında Kilitbahir – Çimenlik hattı güneyinde denizde yaşanan saatler, çağlayan etkisi ile sonuçları bugüne kadar uzanan jeopolitik sonuçlar doğurmuştur.
Dünya tarihinin çok nadir bir zaman diliminden bahsediyorum. 20. Yüzyılın başında çelik, makine gücü ve devasa gemi toplarının sentezlendiği dretnot ve muharebe gemilerinin yarattığı muazzam ateş ve manevra gücü, karadaki olayları etkileyecek güce çoktan erişmişti. Deniz stratejisinin en önemli öncü iki stratejistinin, Amerikalı Mahan ile İngiliz Corbett’in pratiğini teoriye döktüğü ve deniz hakimiyeti ile deniz üstünlüğü kavramlarının somutlaştığı bu dönemde gücünün doruğundaki küstah İngiliz emperyalizminin tek hedefi vardı. Okyanus ve denizlere çıkmak isteyen Almanya’yı kıtaya geri itmek ve bir daha denize çıkmasını engellemek. Almanya’nın doğudan sıkıştırılması için Rusya; batıdan sıkıştırmak için de Fransa’ya ihtiyaçları vardı. Almanlara yardım edecek devletler de cezalandırılmalıydı. Osmanlı İmparatorluğu liste başındaydı. Sadece Almanya’ya desteği için değil aynı zamanda zengin petrol havzaları ve Süveyş Kanalını kontrol eden coğrafyası ile kritik Boğazlar bölgesi İngiltere ve müttefiklerinin kontrolüne geçmeliydi.
Osmanlı’nın Almanya yanında savaş girmekten başka çaresi kalmamıştı. Goeben yani Türk bayraklı Alman Gemisinin Yavuz adıyla 29 Ekim 1914 tarihindeki Karadeniz bombardımanından kısa bir süre sonra denizlerin egemeni İngiltere’nin Akdeniz Filosu, 1 Kasım 1914 günü Osmanlının en önemli ticaret merkezi İzmir limanını 2 muhriple ateş altına aldı. Böylece savaş ilan etmeden Anadolu topraklarına denizden gelen ateş gücü, ilk olarak İngiliz’den geldi ve İzmir’e düştü. 3 Kasım 1914’te bu kez İngiliz ve Fransız muharebe gemileri Çanakkale Boğazı girişinde Seddülbahir ve Kumkale tabyalarını bombaladı. 5 subay, 81 er şehit oldu. Saldırı sırasında bando 1740’tan bu yana Kraliyet Donanmasının Marşını çalıyordu. ‘’Rule Britannia, Rule the Waves.’’ (Britanya, Hükmet, Dalgalara Hükmet). Türk’ün kara sularından 1000 yıllık Türk vatanına yapılan bu saldırı, mağrur ve kibirli Kraliyet Donanmasının stratejik niyetini ortaya koymuştu. Ancak bu saldırı İngiliz donanmasının sürpriz yaratma etkisini ortadan kaldırarak, niyetlerini ortaya çıkarmış ve Türk askeriyle denizcisine savunmaya hazırlanma imkânı sağlamıştı. Birinci Deniz Lordu Churchill’in bu erken saldırı kararı Amiral Bacon ve Amiral Jelicoe tarafından ‘’delilik ve affedilemez bir hata’’ olarak nitelendirilmişti. Daha sonradan Boğazı zorla geçme planına dönüşecek bu ilk saldırı, mayın ve deniz topçusu ağırlıklı Türk savunmasının güçlendirilmesini tetiklemişti.
Başlangıçta Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral J.Fisher, drednot öncesi yaşlı muharebe gemilerini boğazı zorlama da kullanmayı kabul etmişti. Ayrıca Churchill’in baskısı ile donanmanın en modern ve güçlü gemisi ve de gözbebeği HMS Queen Elizabeth’i Amiral Carden emrindeki Akdeniz Filosuna vermişti. Geri kalan gemiler ise modası geçmiş ve kaybedildiği takdirde insan kaybından başka sıkıntı vermeyecek gemiler idi. Ancak Fisher daha sonra kararını değiştirdi ve gemileri Kuzey Cephesi için istedi. Churchill ile araları açıldı. Ancak siyaset baskın çıktı ve 28 Ocak 1915 günü denizcilikten ve deniz stratejisinden hiç anlamayan Churchill, Fisher ile Başbakan Asquith’in huzuruna çıktı ve onu ikna etti. Böylece Doğu Akdeniz Filosunun güçlendirilmesi ve Çanakkale’den Marmara’ya zorla geçişe karar verildi. Churchill, kendine o kadar güveniyordu ki kara harekâtı ile yarımada kıyılarının temizlenmesine gerek bile duymuyordu. Halbuki Kraliyet Savaş Bakanlığında geçmiş yılarda yapılan pek çok tehdit analizi Çanakkale Boğazının asla zorlanarak geçilemeyeceğini yazıyordu. Okumaya tenezzül etmemişti. Neticede hedef, mayınları taramak, bataryaları susturmak ve Kilitbahir-Çimenlik Burnu arasındaki dar boğazda 800 metre genişliğinde bir geçiş kanalı açmak ve Marmara’ya müttefik donanmasını sokmaktı.
Filo Komutanı Zayıf Bir Amiral Ancak yapılan en büyük hata, Whitehall (Admiralti) en iyi amiralleri Kuzey Denizi ve Manş’ta tutarken ortalamanın altındaki bir komutanı Akdeniz filosuna atamıştı. Akdeniz Filosuna acele ile Malta Üs Komutanı Amiral Carden’i atadılar. Carden meslek hayatında muharip gemilerde birlik komutanı seviyesinde hiç görev almamıştı. Savaş tecrübesi yoktu. İkinci sınıf bir amiraldi. Onun muavini Amiral De Robeck ile Kurmay Başkanı Komodor Keyes ise ondan çok daha iyi idiler. Ancak nihai yetki ve sorumluluk Carden’e aitti. İngiliz hükümeti saldırı planı ve Boğazların güç kullanarak geçilmesini onaylamıştı. Fakat ‘’bir yarımada bu şekilde emniyete alınabilir miydi’’ sorusunun cevabı verilememişti. Bakanlar Kurulu’nun kararı gerçek bir değerlendirmeye dayanmıyordu. Amiral Carden de hayal aleminde yaşıyordu. Hatta, 2 Mart 1915 günü Churchill’e çektiği telgrafta ‘’20 Mart’ta İstanbul’dayız’’, diyordu.
Churchill, büyük bir hata yaparak uzmanların görüşünü almadan acele karar vermişti. Gemi toplarının devasa gücüne güveniyordu. Müttefik filonun 18 muharebe gemisi ve 270 namlusuna karşılık, Türk kara bataryalarında (14 sabit batarya, 7 hareketli) değişik çapta 230 namlu vardı. Müttefikler menzil üstünlüğü ne sahipti. Örneğin HMS Queen Elizabeth’in 15 pusluk toplarının menzili 33 km; Türk bataryaları içinde en iyilerden Alman Krupp’ların menzili 12 km civarındaydı. Diğer toplar ortalama 7-8 km civarında menzile sahipti. En kötüsü Ege çıkışını tutan Seddülbahir ve Kumkale’deki toplar ancak 7 km menzile sahipti. Anadolu ve Rumeli’de 14 sabit tabyadaki Türk toplarının sadece 82’si istila donanmasına menzil olarak kısıtlı karşılık verebilecek nitelikteydi. Churchill bu nedenle gemi toplarının devasa ateş gücünün karadaki hedefleri yerle bir edeceğini düşünüyordu. Halbuki deniz topu yatık mermi yollu atışa müsaitken,........
© Veryansın TV
visit website