ABD’nin gerileme sürecinde denizdeki Hindistan
Cem Gürdeniz yazdı…
Hint Okyanusunu yarımada coğrafyası ile ikiye bölen, batısında Hürmüz ve Bab El Mendeb doğusunda Malacca Boğazlarına komşu olan Hindistan, Avrupa, Afrika ve Asya’yı geniş su yolları ve limanlarıyla birbirine bağlayan stratejik bir konuma sahiptir. Hint Okyanusu yılda yaklaşık 100.000 ticari gemiye; günde 14 milyon varil ham petrol akışı sağlayan tankerlere; başta demir cevheri ve tahıl taşıyan dökme yük gemilerinin dünya çapında üçte birine geçiş sağlıyor. Hindistan sahip olduğu okyanus coğrafyasının hakkını veren bir devlet.
1,429 milyar nüfus ile Çin’i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan’ın milli geliri 3,7 tn. USD. Tüm neoliberal kapitalist sistemlerde olduğu gibi Hindistan’da gelir dağılımı dengesiz. Nüfusun %1’i yani 14 milyon kişi milli gelirin E’ine sahipken, 700 milyon kişi milli gelirin %3’üne sahip. Dolayısı ile ülkede az gelişmişlik ve yoksulluk had safhada. Nüfusun sadece 0’u şehirlerde yoğunlaşmış durumda. Geri kalanlar köylerde yaşıyor. Ekonomisindeki bu nisbi zayıflığa rağmen Hindistan hem nükleer hem de büyük güç statüsünde bir donanmaya sahip. Envanterinde kendi tersanelerinde ürettiği nükleer balistik füze denizaltıları ve uçak gemileri mevcut. Bu durum Hindistan’a küresel jeopolitikte oyuncu olma özelliği kazandırıyor. Mevcut kuvvet yapısı ile Hindistan kıtasal bir deniz gücüne sahiptir. Halen 2 uçak gemisi, 2’si nükleer 19 denizaltı, 75 muharip suüstü gemisi ve 9 amfibi gemiye sahipler. En önemlisi bu kuvvet yapısını destekleyecek gemi inşa ve savunma sanayine sahipler. Daha da ötesi aya uzay aracı gönderecek kadar teknolojide pek çok alanda kendine yeterli olan bir ülke.
Küresel sistemin çok kutupluluğa dönüşmesinde büyük rol oynayan devletlerin öncülerinden olan Hindistan, Çin ile jeopolitik rekabet içinde olmasına rağmen 2006 yılında kurulan BRICS’in kurucuları arasında. Benzer şekilde Temmuz 2015 sonrası Şanghay İş Birliği Örgütüne (ŞİÖ) tam üye oldu. Hindistan’ın en büyük ithalat ortağı ile Çin. İhracatta ise en büyük ortağı ile ABD. Diğer yandan Çin ile Güney Tibet sınırı, Çin’in stratejik ortağı Pakistan ile Keşmir sorunu var. Bu sorunlar nedeniyle Pakistan ile 1947, 1965, 1971 ve 1999’da; 1962’de Çin ile savaştılar. Çin-Pakistan stratejik iş birliğinin temeli bu sorunlara dayanmaktadır. Halen ABD’nin açık düşmanı haline dönüşen Rusya Federasyonu ile Hindistan, soğuk savaş yıllarından bu yana devam eden stratejik ortaklık içinde. Rusya, özellikle Hint Donanmasının arkasındaki askeri teknoloji devi. Bu sayede nükleer denizaltı inşa edebiliyorlar.
Hindistan, diğer yandan AB ve ABD ile dengeli ilişiklere sahip. Bu kapsamda kendisini her geçen gün Hint Okyanusunda sıkıştıran Çin Donanması, Hindistan için 21’nci yüzyılda jeopolitik bir endişe kaynağıdır. Çin ile Hindistan’ın temel sorunlarından birisi gerek Hint Okyanusu gerekse Pasifik Okyanusu kıyısında etki rekabeti üzerinde odaklanıyor. Bu durumu ABD kullanmaktadır. Hindistan, ABD’nin Asya Pasifik’e yönelik pivot stratejisinde en önemli ülkelerin başında gelmektedir. Hindistan donanması, Çin’in dış ticaretinin önemli bölümünün geçtiği Malakka Boğazını, arkasında ABD desteği olduğu sürece batı yönünden kontrol altına alabilir. Donanması son derece küçülen ABD, Çin’i çevreleme ve bu amaçla başta donanmasından yararlanmak üzere Hindistan’ı yanına çekmeye büyük çaba sarf ediyor. 2005 yılında Hindistan ile nükleer teknoloji alanında imzaladıkları iş birliği antlaşması bu ilişkilerin geldiği seviyeye iyi bir örnektir. ABD, bu hamle ile sadece kendi iradesi dışında nükleer güç sahibi olan bir ülkenin nükleer statüsünü tanımakla kalmadı, aynı zamanda iş birliği geliştirdi.........
© Veryansın TV
visit website