Çocuklarımızı kime kaptırıyoruz?
Osmanlı’nın çökertilmesinde de, Osmanlı’nın sonrasında da en büyük projeydi; dinden uzak nesiller yetiştirmek. Adnan Menderes’e kadarki dönemde yasaklarla cebren yürütülen projeye rağmen Anadolu’da din ayakta kalmışsa, bunu evvela olacakları önceden görüp, köy köy Mızraklı İlmihal dağıttıran Sultan Abdülhamid Han’a borçluyduk. Ezan-ı Muhammedi’yi camilerde yeniden aslına uygun okutturan Menderes’in başına gelenleri biliyorsunuz. Çok küçük bir din düşmanı azınlığın Türk İslam medeniyeti kurmuş, asırlarca dünyaya bu medeniyetle hükmetmiş bir halka çektirdiği eza-cefa; 28 Şubat zulmünün ardından iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle büyük oranda son buldu, ancak hiçbir zaman bitmedi. Çünkü bu, lokal değil, küresel bir projeydi. Ve ellerinde kullanacakları çok fazla araç vardı. *** Bir zamanlar filmlerle, basılı mecmualarla yaptıkları din karşıtı tezviratı televizyonlarla daha da büyütmüşler, internetin hayatımıza girmesiyle birlikte başka bir boyuta taşımışlardı. Hele hele sosyal medya, dijital yayınlar ve interaktif oyunların yaygınlaşmasıyla bugün bambaşka meselelerle konuştuğumuz tehdit ortaya çıktı. Bunlar öyle hızlı bir sosyal çöküntüye sebep oldu ki… Bugün Avrupa’da nüfusu en hızlı düşen, AIDS gibi hastalıkların İngiltere’den bile fazla olduğu ülke olmamız bir yana her gün kadınlara, çocuklara yönelik korkunç cinayetlerin şokuyla sarsılıyoruz. Küçücük bebeklerin, gencecik kızlarımızın, birilerinin pis arzularının kurbanı olduğunu görünce ruhsal bir bunalıma giriyor, geleceğimizle ilgili endişeye sürükleniyoruz. Acı ama, gerçek bu. Ve ne yazık ki, epeyce bir zamandır bu tehlike bağıra bağıra geliyordu. *** Biz de defaatle buna dikkat çekmeye çalışmış, üç yıl önce “Sonumuz ne olacak?” başlıklı makalede şunu aktarmıştık; Özel bir üniversitede ders veren meslektaşım geçenlerde şu endişesini anlattı; "Gençliği hızla kaybettiğimizi görüyorum. Temel problem, inanç sisteminden uzaklaşmaları. Biz aynı yaşlardayken etrafımızda uyuşturucu kullananı bilmezdik mesela... Şimdi yarısından fazlası hiç değilse bir kere denemiş. Alkol tüketmeyen ise yok denecek kadar az. Bizden çok ama çok farklılar... * Aramızda büyük yaş farkı olmamasına rağmen onları anlayıp, aynı dili konuşarak iletişim kurmam bile çok zamanımı aldı. Kesinlikle bizim gibi değiller. Aynı şeylere gülüp, aynı........© Türkiye
visit website