YUSUF TEKİN, DOĞRU SÖYLÜYOR!..
Şimdi dile getireceklerimizi, Bülent Ecevit hayattayken de yazmış ve televizyonlarda da konuşmuştuk. Sn. Ecevit TGRT’de yaptığımız “Entellektüel Boyut” adlı programda konuğumuzdu. Reklam arasında sohbet ederken kendisine şunu sormuştum: -12 Eylül darbesi olduğunda CHP’nin genel başkanıydınız. Cunta sizi de nezârete alarak Hamzakoy’a kapattı. Tahliye olunca yeniden partinizin başına geçmeniz bekleniyordu. Oysa siz, içeride tutulurken eşiniz vasıtasıyla yeni bir parti kurma faaliyeti başlattınız ve serbest kalınca da DSP’nin genel başkanı oldunuz. Niçin böyle yaptınız? Bülent Ecevit, 2 Eylül 1997 günkü bu konuşmamızda kelimesi kelimesine şu cevabı verdi: -CHP, kendine has bir partidir, bâzı şeyleri değiştiremedim. Anlaşılan o ki O’nun “bâzı şeyler” dediği ve besbelli ki rahatsız olduğu hususları, ortadan kaldıramadığı, partinin mazisiyle yüzleşip hata ve günahlarından dolayı milletten özür dilemesini gerçekleştiremediği için bu partinin seçim kazanıp iktidar olmasından ümidini kesmiş ve DSP’yi kurmuştu. Nitekim Demokratik Sol Parti, tek başına olmasa bile CHP’den daha fazla oy alarak iktidara geldi, Bülent Ecevit de Başbakan oldu… Türkiye’de bir asır boyunca asılsız bir söz, politika pazarında tedavülde kaldı. Tek Parti Zihniyeti, övünme ihtiyacı duyduğunda hep şunu dedi: -CHP, devleti kuran partidir! Asla doğru değil!.. CHP, 9 Eylül 1923’te Cumhuriyet Halk Fırkası adıyla kuruldu. Cumhuriyet rejimi ise I. Meclis’te 29 Ekim 1923’te ilân edildi. Yeni bir devlet kurulmamıştı. Bir devleti, devlet yapan ne varsa onların tamamı aynen devam ediyordu. Yalnızca idare tarzı değiştirilmişti. Hanedanlık yerine Cumhuriyet yönetimi kabul edilmişti. Yeni bir devlet kurmaya gerek yoktu. Velev ki buna kalkışılsa bile 50 günde devlet kurulması mümkün olamazdı. Cumhuriyet, devletin idare şeklidir. Demokrasi, hükûmet şeklidir. Cumhuriyet ilân edilmişti fakat demokrasi yoktu. Şeklen var olsa........
© Türkiye
visit website