menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsraftan kaç, bereket gelir!

40 1
28.06.2024

Son yıllarda darlık, yoksulluk, pahalılık, bereketsizlik, ekonomimizin daralması, vergilerin artırılması gibi konular gündemimizin birinci sırasını teşkil eder oldu. Oysa neredeyse bir 15 sene bunları unutmuş gibiydik. Bütün bunların nedenlerini sebeplerini tartışanlar hep hükûmetin tavrından tarzından uygulamalarından bahsetmeyi seçiyorlar. Elbette idarecilerin bu konuda payı büyüktür. Lakin hemen herkes de kendi hissesine düşeni düşünmek tefekkür etmek zorundadır... Çocukluk yıllarımızda büyüklerimizin nimetin kıymetini bilme konusunda çok titiz davrandıklarına bizim yaşımızdakiler fazlasıyla şahit olmuştur. Onlar, varlık ve bolluk zamanlarında her anın böyle olmayacağını hayatın binbir türlü hâli olduğunu, darlık günlerine de hazırlık yapılması gerektiğini bildirirlerdi. Elbette bunu durduk yerde ifade etmezlerdi. Bilhassa israf konusuna dikkat çekerlerdi. Düşünün, ekmek kırıklarının yere düşmesi, tabakta yemeğin bırakılması, pirinç tanelerinin yere düşmesi dahi onlar için hep bir felaketin habercisi olurdu. Bu felaket kıtlık ve yoksulluğun işareti idi. Zira bunun en büyük sebebi israfa düşmektir. Cenab-ı Hak, Araf suresi 31. âyet-i kerimede “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz, zira Allah israf edenleri sevmez” buyurmaktadır. İsra suresi 26-27. âyetlerinde ise mealen “Akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. Zira böyle saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise, Rabb’ine karşı çok nankördür” buyuruyor. İsraf denilince ilk önce paranın yersiz ve gereksiz harcanması ve yiyeceklerin çöpe atılması akla gelir. Oysa Kur’ân’da israfın yukarıda verdiğimiz tanımda da görüleceği gibi, geniş bir anlam alanı vardır. Ülkemizde ekonominin daralmaya başladığı son iki üç yılın öncesinde korkunç bir israf baş göstermişti. Çeşitli araştırmalarda ekmek israfının, çöpe atılan yiyeceklerin, düğünlerde, otellerde gösteriş uğruna yapılan nice israfların akılalmaz boyutları her gün gözler önüne serilmekteydi. Sonunda pandemi dönemi ile birlikte bir anda yoksulluğun eşiğine düştüğünü görüverdik. İnsanlar hükûmet ve idarecileri suçlarken kendi yaşantılarına müsrifliklerine neredeyse hiç bakmamaktadır. Bu hâllere nelerin sebep olduğunu sorgulamamaktadır. Elbette idarecilerin israftan kaçınma noktasında öncü olmaları gerekir. Milleti uyarma, ikaz etme de onların vazifesidir. Şurası unutulmamalıdır ki sadece vergilerle geliri artırmak, huzuru yakalamak imkânsızdır!.. Hatta vergilerde aşırı gitmek hükûmette israfı, halkta ise hoşnutsuzluğu artırmaktan öte bir işe yaramayabilir... Bu durum felaketin boyutlarını daha da derinleştirecektir. Öyleyse asıl olan öncelikle israfın........

© Türkiye


Get it on Google Play