2024 Dünya Çevre Günü (05/06)
Her yıl 5 Haziran’da Birleşmiş Milletler (UN) ve özellikle onun Çevre Programı (UNEP) tarafından bir farkındalık günü olarak kutlanılan Dünya Çevre Günü’nün bu yılki ana teması ‘Toprağımız Geleceğimiz’ olarak belirlendi.
Tüm dünyada ekosistemler tehdit altındadır. Ormanlar ve kurak alanlardan tarım arazilerine ve göllere kadar, insanlığın varlığının bağlı olduğu doğal alanlar bir devrilme noktasına ulaşıyor.
BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’ne göre, gezegenin topraklarının yüzde 40’a kadarı bozulmuş durumda ve bu da dünya nüfusunun yarısını doğrudan etkiliyor. Kuraklıkların sayısı ve süresi 2000 yılından bu yana yüzde 29 arttı – acil önlem alınmazsa, kuraklıklar 2050 yılına kadar dünya nüfusunun dörtte üçünden fazlasını etkileyebilir.
Arazi restorasyonu, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahip olan, tüm dünyada ekosistemlerin korunması ve canlandırılması için bir toplanma çağrısı olan BM Ekosistem Restorasyonu On Yılı’nın (2021-2030) temel direğidir.
Bu nedenle 2024 Dünya Çevre Günü, ‘Toprağımız Geleceğimiz #GenerationRestoration (Restorasyon Kuşağıyız)’ savsözü altında arazi restorasyonuna, çölleşmenin durdurulmasına ve kuraklığa dayanıklılık oluşturmaya odaklanıyor. Zamanı geri alamayız ama ormanları büyütebiliriz, su kaynaklarını canlandırabiliriz ve kaybedilen toprakları geri getirebiliriz. Biz toprakla barışabilen nesiliz.
2024, BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’nin 30. yıldönümü olacak. Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) Taraflar Konferansı’nın (COP 16) on altıncı oturumu, 2-13 Aralık 2024 tarihleri arasında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenecek.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 5 Haziran DÇG Basın Açıklaması’ndan Vurgular
Önce bu günle ilgili UNEP’ce hazırlanmış şu kısa videoyu izlemeye ne dersiniz? Dil sorununu çözemeseniz bile görüntüler hoş!
World Environment Day 2024: will you join Generation Restoration? (youtube.com)
https://www.youtube.com/watch?v=Cfl9QVOnRgQ
Guterres insanlığın toprağa bağlı olduğunu vurguladıktan sonra şunları eklemiş: ‘Yine de, tüm dünyada, zehirli bir kirlilik kokteyli, iklim kaosu ve biyolojik çeşitlilik yok etme etkisi yapan faaliyetler, sağlıklı toprakları çöllere dönüştürüyor ve gelişen ekosistemleri de ölü bölgelere dönüştürüyor. Onlar ormanları ve otlakları yok ediyorlar ve ekosistemleri, tarımı ve toplulukları desteklemek için toprağın gücünü tüketiyorlar.’
Guterres’in burada ‘onlar’ deyimiyle kimleri kast ettiğini de duysaydık keşke! Kuzeylileri mi yoksa Güneylileri mi? Bu vurgulanan destekler kapitalizmin istediği çarpık destekler mi acaba? Yoksa hem çevresel hem sosyal hem de ekonomik açıdan olumlu destekler de olabilir.
Guterres’e göre ‘bu tür bir yaklaşım ve uygulamalar, mahsullerin başarısız olması, su kaynaklarının yok olması, ekonomilerin zayıflaması ve toplulukların tehlikeye girmesi anlamına geliyor ve bundan da en çok en yoksullar etkileniyor. Sürdürülebilir kalkınma amaç ve hedeflerine ulaşımda başarısızlık ortaya çıkıyor. Giderek ölümcül bir döngünün içinde sıkışıp kalıyoruz. Arazi kullanımı, gezegenimizi ısıtan karbondioksit emisyonlarının yüzde on birinden sorumludur. Artık bundan kurtulma zamanı geldi.’
Guterres haklı evet ama yetmez, artık zamanı geçmeye başladı.
Ülkeler, bozulmuş ekosistemleri ve araziyi restore etmek için tüm taahhütlerini ve Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi’nin tamamını yerine getirmelidir. 2030 yılına kadar ormansızlaşmayı nasıl durduracaklarını ve tersine çevireceklerini belirlemek için yeni ulusal iklim eylem planlarını kullanmaları gerekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin şiddetli hava koşullarına uyum sağlamalarını, doğayı korumalarını ve sürdürülebilir kalkınmalarını desteklemelerini teşvik etmek için gerekli finansmanı büyük ölçüde artırmalıyız.
Burada da Guterres haklı evet ama yetmez. Finansmanı gelişmiş ülkeler sağlayacak ise onlar ne kadar taahhüt ediyorlar, ne kadarını yeterince yerine getiriyorlar? Guterres zülfiyare dokunmadan şöyel bir değinip teğet geçiyor zurnanın zırt dediği yerlere!
Guterres eylemliliğe dair proaktif-aktif-reaktif (önceden etken, anında etken, sonradan etken) biçimindeki üç tavır meselesine de dikkat çekerek diyor ki: ‘Eylemsizlik çok maliyetlidir. Ancak hızlı ve etkili eylem ekonomik açıdan mantıklıdır. Ekosistem restorasyonuna yatırılan her dolar, otuz dolara kadar ekonomik fayda sağlar.’ Bir başka deyişle proaktif olmayı öneriyor, ya da bu tümceden ben onu anladım (yoksa anlamak mı istedim!).
SONUÇ : NE YAP(IL)MALI?
Guterres diyor ki: ‘Biz Restorasyon Nesili’yiz. Birlikte, toprak ve insanlık için sürdürülebilir bir gelecek inşa edelim.’
Peki nasıl olacak? Ülkeler Arazi bozulumunun dengelenmesi (LDN) konusunda işbirliği yaparlarsa niye olmasın?
1994 yılında yapılan Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) çevre ve kalkınmayı, sürdürülebilir arazi yönetimi ile ilişkilendiren ve yasal bağlayıcılığı olan uluslararası bir anlaşmadır. Amacı yoksulluğun azaltılmasını ve çevresel sürdürülebilirliği desteklemek amacıyla çölleşmeyi/arazi........
© Tele1
visit website