Ayrışmadan, incitmeden, birlikteyiz
Bir futbol maçında elde edilen kıymetli galibiyet sevincinin yerini tartışmalı bir ortam aldı.
Hem de futbolun en prestijli turnuvasında, 6 kez mücadele ettiği Avrupa Şampiyonası’nda A Milli Erkek Futbol Takımı tarihimizde 3. kez çeyrek final oynamaya hak kazanmışken.
Tüm konsantrasyon ve heyecan bir sonraki Hollanda maçında olması gerekirken.
“Bozkurt” işareti, Türklük, Almanya, UEFA tartışılmaya başlandı.
Sporda kurallar dikkate alınmadı. Her kafadan fikirler uçuştu.
Bilgi sahibi bireyin ülkede ne kadar az olduğuna tanık olundu.
Gelin biz tüm bu tartışmalara spor/futbol bilgisi üzerinden bakıp, toplumsal yaşantımıza etkisi ve uluslararası imaj üzerinden değerlendirelim.
Uluslararası organizasyonlarda vatanseverlik duygusu ve milli takımlara /futbol takımına destek önemli.
Prestijli spor/futbol turnuvalarında Türkiye ulusal ambleminin popülaritesi artıyor.
Özellikle iyilerin içerisinde en iyisi olmak, Avrupa futbolunun ilk üç sırasına girmek ve hatta kupa kazanmak, geniş çapta bir Türk ulusal bilinci farkındalığına büyük katkı yapıyor.
Ancak, Türkiye’deki insanların ulusal kimlikle bağlantılı olarak futbol desteğini gerçekte nasıl anladıkları üzerine biraz düşünmek gerekiyor.
Biliyorsunuz uzun yıllardır ülkemizde takımdaşlık üzerinden değerlendirilen bir Milli takım vardı.
Bu turnuvayla birlikte Almanya’da ve Avrupa’da yaşayan Türkler, televizyon yayını ve sosyal medya paylaşımları aracılığıyla memleket sevgisinin yüksek bilinçle uyanmasında güçlü bir etkiye sahip oldu.
Artık takımdaşlık büyük oranda terkedildi, yerini bütünlüklü bir ülke takımı tutmaya bıraktı.
Futbolculara ay yıldız, ulusal marş, vatan birlikteliğe üzerinden sahiplenildi.
Sporun, futbolun birleştirici gücünün etkisinde yeniden bir araya geldik.
Ah o sembolik işaret olmasaydı diyebilirsiniz.
Biliyoruz, aşırı sağ........
© Tele1
visit website