Şehirlerin ruhu
Şehirlerin ruhu
Şehrin ruhu insanına benzer.
Şehirle insan arasındaki bağ medeniyet kadar eskidir.
Şair ‘Şehrin insanı şehrin’ derken şehrin ve insanın kültürel benzerliklerinden bahsediyor olsa gerektir.
Her geçen gün biraz daha kendine çekilen, şehirden, kültürden, medeniyetten ve insanlık erdemlerinden kendini soyutlayan günümüzün popüler-her şeyden biraz bilgi sahibi- sözüm ona çok kültürlü- ancak köklerinden bi haber, derinliği olmayan insanlarının hiç beklemedikleri anda öyle zamanlar olur ki kendilerini şehirden kurtarmak isterler!
Ancak şehrin gerçek sahipleri her dem şehrin kaderiyle ortak gördükleri kendi kaderlerinin kozalarını örmeye devam ederler.
İnsanın kendisini yaşadığı şehirden kurtarmak istemesinde bilinçli bir tercihten söz etmek her zaman mümkün olmayabilir. Bu durum zihnin, bedenin ve beton yığınları arasında nefes almakta zorlanan benliğin isyan halinin dışa vurumu ve bir anlamda kaçış eyleminden başka bir şey değildir.
Büyük şehirlerde hafta sonları küçük bir su birikintisi, ağaç kümesinin etrafında onlarca insan görmemizin sebebi insanların tabiatta dinginliği yakalamak, hissetmek ve insanın kendi iç sesini doğanın yardımıyla duyma arayışının tezahürü olsa gerekir.
Tarihi, kültürel, insani üstünlük ve güzelliklerini koruya gelmiş şehirler bazen de geçmişle bu günü, bu günle yarını kucaklama noktasında insanı özüne döndürme, kendisini hatırlatma gibi bir laboratuvar görevi görürler. Bu tür şehirlerin gizemi ve önemi her geçen gün artmaya devam ediyor, edecektir. Bu yüzden insanlar hala Buhara, Semerkant, Çimkent, Urumçi, Saraybosna, İstanbul, Erzurum, Bursa, Tebriz,........
© tarihistan.org
visit website