menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yılgınlık yok…

13 1
11.04.2025

Diğer

11 Nisan 2025

Beyoğlu’nda bir sokak.
Alelade bir İstanbul gününün kalabalığı. Elele yürüyeni, bir bankta oturmuş sohbet edeni, heyecanla bir şeyler anlatanı, güleni, şakalaşanı, telaşla koşturanı; kaldırımda pinekleyen kedisi, köpeği…

Birden elinde dövizle bir kadın fırladı kaldırımdan.
Üzerinde el yazısıyla "Her şey çok güzel olacak!" yazıyordu. Ağzını kocaman açtı, ciğerlerini dalayarak avazı çıktığı kadar haykırmaya başladı:

"Her şey çok güzel olacak!"
"Her şey çok güzel olacak!"
"Her şey çok güzel ol…”

Gerisini getirememiş, arkasından kollarıyla mengene gibi sarılıp ağzını kapatan bir çift eldi.
Nereden çıktığı belli olmayan kırçıl sakallarıyla hırpani, kirli giysileri içinde iki sivil bir anda genç kadını sımsıkı kavrayıvermişti. Biri ağzını kapatırken diğeri elindeki dövizi almak istedi.
Vermedi!
Birkaç resmi polis de onlara katıldı, çoğaldılar. Biri kolundan tuttu, diğeri yakasından; bir diğeri ise önden çekiştirmeye başladı. Kadının çelimsiz bedeni, kollarını büken iki güçlü erkeğin kuvveti karşısında ince bir dal gibi büküldü. Onu sürüklemeye başladılar. Kadın bağırıyordu:

"Her şey çok güzel olacak!"
"Her şey çok güzel …”

Tam o esnada, sokağın diğer başından başka bir ses yükseldi:

“Yılgınlık yok direniş var!”
“Yılgınlık yok direniş var!”
“Yılgınlık yok direniş var!”

Başlar o tarafa döndü. Kolluğun ikisi ve bir sivil, kadını bırakıp slogan atana doğru seyirtti.........

© T24