Woke Hareketi: Toplumsal adalet mi, ifade özgürlüğüne tehdit mi?
Diğer
06 Şubat 2025
Woke terimi ilk kez 1938’de blues müzisyeni Lead Belly tarafından ırksal adaletsizlik konusunda farkındalığı vurgulamak için kullanıldı.
Oxford Sözlüğü’ne göre woke, cinsellik, cinsel kimlik ve ırk konularında “bilinçlenmiş” olmayı ifade ediyor. Amerika’da özellikle muhafazakâr Cumhuriyetçiler tarafından radikal sol hareket olarak eleştirilen woke kültürü, kimlik politikaları ve toplumsal duyarlılıkla ilişkilendiriliyor. Başlangıçta ırksal adalet ve toplumsal eşitliği savunan bir bilinçlilik hali olarak tanımlanan woke, savunucuları tarafından ırkçılık, cinsiyet eşitsizliği, LGBTQ hakları ve diğer toplumsal sorunlara karşı duyarlılık olarak tanımlanıyor.
Black Lives Matter (BLM) hareketi, #MeToo kampanyası ve LGBT haklarını savunan gruplar woke kültürünün yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu. Bu hareketlerin amacı sistemik ayrımcılıkla mücadele etmek ve toplumu daha kapsayıcı hale getirmekti. Ancak zaman içinde bu hareketlerin bazı uygulamaları, özellikle sağcı çevreler tarafından “aşırı duyarlılık”, “ifade özgürlüğünü kısıtlama” ve “kültürel sansür” olarak eleştirilmeye başlandı. Özellikle sosyal medyada, bireylerin geçmişte söyledikleri ya da düşündükleri ifadeler nedeniyle hedef alınması, işlerinden olması ya da itibarsızlaştırılması “cancel culture” (iptal kültürü) kavramının ortaya çıkmasına yol açtı.
Woke hareketine yönelik en büyük eleştirilerden biri, bu iptal kültürünün farklı görüşlere tahammülsüzlüğü teşvik etmesi oldu. Örneğin, yazar J.K. Rowling’ın trans bireyler hakkında yaptığı açıklamalar ile komedyen Dave Chappelle’in trans bireyler üzerine yaptığı espriler Netflix içinde büyük bir protestoya sebep oldu. Woke hareketinin sınırları ve etkileri, trans haklarını desteklemeyen bir bireyin dışlanıp dışlanmaması ya da belirli tarihi figürlerin heykellerinin kaldırılmasına karşı çıkan birinin ırkçı olarak nitelendirilip nitelendirilmemesi gibi sorular üzerinden tartışılıyor. Bu bağlamda woke kültürüne yönelik tepki yalnızca sağcı çevrelerden değil, bazı ilerici kesimlerden ve kurumsal dünyadan da gelmeye başladı.
2023’te ABD Yüksek Mahkemesi, üniversite kabulünde pozitif ayrımcılığı yasaklarken, Trump yönetimi federal hükümetin çeşitlilik politikalarına son verdi. Kurumsal düzeyde, Walmart ve Amazon gibi şirketler kapsayıcılık programlarını durdururken, Mark Zuckerberg Facebook’ta azınlıklar için belirlenen işe alım hedeflerini kaldırdı. Donald Trump,........
© T24
