menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye'de âdetten değildir ama, bu bir özür ve özeleştiri yazısıdır!

29 8
05.04.2024

Diğer

05 Nisan 2024

Ben sık sık insanları özür dilemeye ve özeleştiriye davet ederim, hem özel hayatımda hem de mesleğimde.

Okuyanlar, tanıyanlar vakıf.

Eh hâl böyle olunca ikisinden de kaçmam imkânsız.

Öncelikle özeleştirimi vererek başlamak isterim.

Hayatımda bir ilk olarak, ben bu seçimde oy kullanmadım.

Tüm siyasi partilerden bir şekilde şikâyetçi ve artık AK Parti karşısında kiminin yüzdesini yüksek tutmak, kiminin ihtiyacı olan o bir kişilik oy olma baskısından yılmış olarak, gerçekten beklediğim siyaseti ortaya koyan, iyi kadrolar, iyi adaylarla karşımıza çıkmayan hiçbir partiye oy vermek istemediğime karar verdim.

Ve politik bir tutum olarak sandığa gitmedim.

18 yaşında kazandığım oy verme hakkımı hep birtakım denklemler -nadir örnekler dışında- matematikler ve 'zulmedeni koltuğundan indirme' saikiyle zoraki olarak bir arada davranma güdüsüyle gerçekleştirmekten bıkmış bir vatandaşım. Oy vermekten daha iyi bir seçenek olduğuna, siyasi partilerin artık vatandaş tarafından cezalandırılmasına, bunun da sandığa gitmeyerek yapılabileceğine karar verdim.

Buna 'politik bir tutum' tanımı verirken aslında durumumun küskünlük ve yılgınlık olduğunu gözden kaçırmışım.

Öfkemi bile yitirmiş, yerine kapkara çaresizlik hissiyle kavrulmuş bir küskün seçmen olduğumu fark edememişim.
Ülke insanına, ülkeye, siyasetçilerine, sandığa topyekûn bir inanç kaybı ve küskünlük yaşadığımı anlayamamışım.

Hele insana olan inanç kaybımı şimdi biraz da utanç hissederek değerlendiriyorum. Türkiye'de yaygın olan 'aydın üsttenciliği'ne düşüp halka, vatandaşa, insana inanmama, güvenmeme noktasına evrilmiş olabileceğimi düşünmenin yangınıyla yazıyorum aslında bu yazıyı…

Kendimi sık sık 'belki de bu ülkede kalma inadı ve ısrarında yanlış yaptım' derken buldum tüm seçim sürecinde.

Büyük bir vazgeçmişlik hâline büründüğümü göremedim.

Yazılarımdan da küskünlüğüm hissedilmiş olsa gerek, son dönem okurlardan 'sakın yazmayı bırakma' notu alıyordum.

Artık inanmadığım, aklıma yatmayan, beğenmediğim, ikna olmadığım koşullarda sandık görevimi de yerine getirmeyeceğim, deyip duruyordum.

Oy vermediğim için pişman mıyım, hayır değilim. Ama bunu yapmama neden olan sebeplerime, yani kendimi doğru okuyamadığım için........

© T24


Get it on Google Play