Millî (ulusal) yas ilan etme yetkisi TBMM’de olmalıdır
Diğer
03 Haziran 2024
Önemli bir kayıp yaşadığımızda derin üzüntü ve keder hisseder ve yas tutarız. Psikologlar yas sürecini, hem bir şeyin değiştiğini ve yok olduğunu kavrayıp kabullenebilmek için hem de ihtiyaç duyulan dayanışma duygusunu gidermek için gerekli sayıyorlar. Her kültürün bu süreçler için özgün ritüelleri var. Mesela Yahudiler, cenaze merasiminden önce veya sonra kıyafetlerini yırtıyorlar. Keza ölümden sonraki ilk yedi gün boyunca evde oturup dua ederek taziye kabul etmek şeklindeki Şiva ritüelini gerçekleştiriyorlar. Afrikalılarda bu süreç dans ederek geçer. Batılılar, kaybını göstermek için siyah elbise giyerlerken Doğu’da (Çin, Hindistan) matem süreci boyunca beyaz elbise giyilir. Beyazın saflığı, arınmayı ve yeniden doğuşu simgelediğini düşünürler.
Türk kültür tarihinde ağıt yakmanın, mevlit ve dua toplantılarının, helva ve yemek dağıtmanın ayırt edici olduğunu biliyoruz. Cenaze defninden sonraki 7, 40, 52. gecelerde mevlit (Süleyman Çelebi’nin üretimidir) okutulması, eski inançlardan devralınan bir gelenek olup Kuran’da ve sünnette bulunan bir şey değildir. Hatta kimi köktencilere göre bu bir bi’dat ve dalalet (sapkınlık) niteliğindedir. Buna rağmen kültür üstün gelir, toplumumuz bundan vazgeçmez.
Bireysel yasların dışında bir de millî yaslar var. Tek tek kişilerin değil bir bütün olarak toplumun matemi söz konusu burada. Bunun sistematik ve resmî biçimi modern zamanlarda, bayrakları yarıya indirme ritüeliyle birlikte, XVII. yüzyılda ortaya çıktı. İngiliz gemicilerin kaptanlarının ölmesi üzerine bayraklarını bir bayrak boyu aşağıya çekip boş bayrağın “kayıp” göstergesi olması ritüeli, başta denizcilik yapan topluluklarda olmak üzere hızla yayıldı.
Türkiye’de de millî yas kurumunun Cumhuriyet’ten sonra uygulandığını biliyoruz. Atatürk’ün vefatı, ilk ulusal yas (millî yas) nedenidir. Atatürk’ten sonra İsmet İnönü’nün vefatı üzerine de ulusal yas ilan edilmiştir. Devlet başkanının ölümü üzerine ulusal yas ilanı 1980 sonrasının sivil kökenli Cumhurbaşkanları Turgut Özal (1989) ve Süleyman Demirel (2015) ile Rauf Denktaş (2012) için de söz konusu olmuştur.
Millî yas ilanı bunun dışında gerçekten de ulusun (Anayasa’daki ifadeyle söylersek) “millî dayanışma” anlarında ortaya çıkmış, 2014 Soma maden faciası (üç günlük) ile 2015-2016 dönemindeki terör saldırıları (2015 Ankara Garı saldırısı üzerine iki günlük, 2016 İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısı üzerine bir günlük, 2016 Dolmabahçe Polis noktası saldırısı üzerine bir günlük) ve yakın zaman önceki Kahramanmaraş depremi üzerine (yedi günlük) ilan edilen yaslar bunlardandır. Bu türden olaylar sonrasında yaslar, bir topluluğu kuru bir yığın değil bir toplum kılan “dayanışma” ögesi için gerçekten gerekli ve anlamlı.
Millî yasların bir de yönü ulusal olmayan tezahürleri var. Bu Türkiye açısından nispeten yeni bir durum. Buna özellikle AK Parti döneminde tanıklık ettik.
2005’te Papa II. Jean Paul’un vefatı üzerine ve 2011 Japonya Tohoku Deprem/Tsunami felaketinden sonra Bakanlar Kurulunca ilan edilen millî yaslar bu........
© T24
visit website