menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

180. yaşına adım atan Türk Polis Teşkilatı...

125 4
12.04.2024

Diğer

12 Nisan 2024

Ülkenin en büyük üniformalı ve silahlı kamu kurumu niteliğindeki Türk Polis Teşkilatı, 179. yaşını tamamladı, 180. yaşından gün almaya başladı 10 Nisan'dan itibaren.

Osmanlı'nın 31. Padişahı ve aynı zamanda Tanzimat Fermanı'nı yayımlayan Batılı görüşlere sahip Sultan Abdülmecit'in 10 Nisan 1845'te kurduğu polis teşkilatı, günümüze kadar ulaştı.

Sultan Abdülmecit'in polis teşkilatının kurulmasını sağlayan özel nizamnameye tuğrasını vurduğunda 5 yıllık padişah ve 24 yaşında olduğunu belirteyim. Dönemine göre vizyoner bir yaklaşım.

Bu arada Türk Polis Teşkilatı'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) "muvazzaf personel" bakımından daha kalabalık olduğunun altını çizeyim.

TSK'da vatani görevini yapan er ve erbaşlar dışındaki tüm - 235 bin dolayındayken, Emniyet teşkilatında – 2024 Performans Programına göre – 336 binden fazla üniformalı ve silahlı personel var. Bu sayının 24 bini komiser yardımcısından birinci sınıf emniyet müdürü arasında yönetici konumunda. Sivil idari kadrolarla birlikte 352 bini aşan kadrolu personel teşkilatta görev yapıyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü, resmi internet sitesinde kurumun stratejik planını yayımlıyor.

Günümüz işletme biliminde "misyon ve vizyon" konusu oldukça önemli ve dikkat çekici bir olgu.

Dileyen herkesin kolaylıkla ulaşabileceği yayına biraz göz gezdirildiğinde, teşkilatın misyonu şöyle açıklanıyor:

"Hukuk devleti ve insan hakları ilkeleri çerçevesinde, toplumun desteğini alarak, huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla suç ve suçlularla mücadele etmek, bireylerin hak ve özgürlüklerini korumak."

Vizyon içinde şu değerlendirme var aynı planda:

"Toplumla etkili iletişim ve iş birliği içerisinde suçla etkin mücadele eden uzmanlığa değer veren ve dinamik bir kurum olmak."

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün sadece ülkeye değil, dünyaya açıkladığı "bilimsel yaklaşım" çerçevesindeki misyon ve vizyonuna ne kadar bağlı olduğunun olumlu ya da olumsuz örnekleri gündelik yaşamda sıkça karşımıza çıkıyor.

Olumluların pek konuşulmadığı aksine olumsuz örneklerin toplum üzerinde etkili olduğundan hareketle polisin, diğer üniformalı kurum olan askere göre daha çok halkın içinde yer almasından kaynaklanıyor kuşkusuz.

Gazeteci olarak 35 yılı aşkın süredir emniyet teşkilatını yakından izleyip, olayları ve gelişmeleri takip ediyorum.

Bu süre içinde, her zaman kurumsal sorunlar/problemler olageldi. Kimisi siyasetten kaynaklandı, kimisi yönetim zafiyetlerinden, eksikliklerinden. Bazıları aşıldı, ancak teşkilatın önünde engel olacak biçime dönüşenler de yok değil.

Bunlardan en önemlisi; teşkilatın, -en azından benim izlediğim dönemlerde- siyasi iradenin aparatı haline dönüşmesi ne yazık ki.

Özellikle 1980'den sonraki siyasi iklim ve atmosfer içinde, teşkilat üniformalı ve silahlı kamu haklarını savunan, yurttaşının yanında olan bir teşkilat özelliğini kaybetti. Özellikle sağ iktidarlarda tamamen siyasetin emrine girerek biçim değiştirdi. İktidarlar, polis teşkilatını her zaman bilhassa askere karşı alternatif olarak konuşlandırdı. Merhum Turgut Özal'la başladı bu yaklaşım.

Benzer biçim değiştirme artık tüm kamu kurumlarında yaşandı / yaşanıyor bir süredir. Haklısınız. Ancak bu değişimin asker ile polis gibi silahlı / üniformalı kurumlarda yaşanmasının sonuçları ülke ve toplum için daha ağır olur. Ki bunun örneğine, önce 12 Eylül'de, yakın zamanda da 15 Temmuz'da bizzat tanık oldu bu ülke.

Kurumun stratejik planında "teorik" olarak yer almasına karşın "saha pratiği"nde uygulamaya konulmayan ya da konulamayan misyon ve vizyon tanımları, karşımıza bugünkü polis teşkilatını çıkardı kaçınılmaz olarak.

Siyasete teslim olan bir polis teşkilatı!

Üzerinden henüz iki hafta geçen yerel seçimlerde kabine üyesi bakanlara özenerek yeğeni için memleketine gidip "siyasi destek görüntüsü" veren Emniyet Genel Müdürü gördü bu ülke. Oysa asli görevi kamu güvenliğinin sağlanması için gerekli organizasyonu yapmaktı Erol Ayyıldız'ın.

Ayyıldız, teşkilata yeni bir soluk vermek, kamu güvenliğini sağlanmasında yeni stratejiler üretmek yerine, "yukarıdan gelenleri aşağıya iletmekte aracılık" yapıyor sadece. Ya da tam tersini.

Emniyet içinde "etkisiz eleman" olarak tanımlanıyor kendisi. Hem de yakın........

© T24


Get it on Google Play