menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bilgi tapınakları: Dünyanın en güzel kütüphaneleri (XIX) | Marciano Ulusal Kütüphanesi

11 14
17.03.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

17 Mart 2024

Son yazımda belirttiğim üzere Venedik'e ulaştık. Ne vesile ile olursa olsun Venedik'le ilişkili her yazıda ya da yayında, kaçınılmaz olarak önümüze çıkan ilk fotoğraf ünlü San Marco Meydanını yansıtır. Malum, İsa'nın dini yaymak üzere dört bir yana gönderdiği 70 havarisinden biri olan Evanjelist San (Aziz) Marco (Markos, Mark) Venedik'in hamisi olarak kabul edilmiştir. Nitekim Marko'nun simgesi olan aslan da Venedik Cumhuriyetinin bayrağında yer almaktaydı. Bu meydanı San Marco Kilisesi, Kilise Kulesi, Venedik Doç'unun Sarayı (Palazzo Ducale), Güney ve Kuzey Vekâlet Binaları (Procuratie), Güney Vekâlet Binasının üst katı boyunca uzanan Correr Müzesi, Arkeoloji Müzesi ve dünyanın en güzel kütüphanelerinden biri olan Marciano Ulusal Kütüphanesi çevreler.

Resmi adıyla "Marciano Ulusal Kütüphanesi" ya da genellikle kullanılan adıyla "Sansovino Kütüphanesi", varlığını "Hümanist Bilgin" olarak bilinen Vatikan kardinallerinden Bessarion'un 1468 yılında halka açık bir kütüphane kurulması koşuluyla Venedik Cumhuriyetine bağışladığı, deri üzerine yazılmış 482 Yunan ve 264 Latin elyazmasına borçlu. Her ikisi de o zaman ortadan kalkmış "Tusculum Piskoposu" ve "Constantinople Patriği" fahri unvanlarını taşıyan Bessarion, özellikle tüm Avrupa'da Klasik Yunan yazarlarının ve Bizans edebiyatının elyazmalarını araştıran, bulduklarını satın alan, ama olmuyorsa kopyasını çıkarttıran ve üzerlerinde çalışan bir bilim adamı olarak tanınırdı. Bağışı için özellikle Venedik'i seçmesinin nedeni ise bu kentte büyük sayıda Constantinople (Osmanlının söyleminde "Konstantiniyye") kökenli Yunan sığınmacının yaşaması ve kendisinin Venedik'i "Diğer Bizans" olarak görmesiydi. Bessarion'un 1472'de ölümü ardından Roma'da kendi kütüphanesinde bulunan diğer kitaplar da Venedik'e getirilecekti.

Bessarion bu çok değerli bağışı yapmış yapmasına da, o zamana kadar Akdeniz'deki ticarete hakim olan Venedik Devleti, özellikle 15. yüzyılın sonları ve 16. yüzyılın başlarında art arda Osmanlılarla giriştiği savaşlar ve Vasca de Gama'nın Afrika'yı dolaşarak Hindistan'a ulaşması sonrası Akdeniz'deki ticaretin önemini yitirmeye başlamasıyla büyük zarara uğraması gibi nedenlerle bir türlü bağışın gerektirdiği kütüphane binasını inşa edememiş. Ta ki, Andrea Gritti adlı Doç'un ikitidarı döneminde aldığı kararlarla Venedik'in tekrar ayağa kalkabildiği ve muazzam bir kentsel planlamayla yenilenmeye giriştiği, Rönesansın gözde mimarlık ve bilim, eğitim merkezine dönüştüğü dönemde, Mimar Jacopo Sansovino'nun tasarımıyla 1537- 1588 yılları arasında inşa edilinceye kadar. Günümüzde Sansovino Kütüphanesi olarak anılması da mimarının adından geliyor ve "Venedik Rönesans Mimarisi"nin başyapıtlarından biri olarak değerlendiriliyor. Sansovino kütüphaneye bitişik Venedik Devletinin "Darphane" binasını da tasarlamış. Günümüzde asıl kütüphane binası neredeyse bütünüyle bir müze olarak geziliyor, koleksiyonunun büyük kısmı, okuma odaları ve yönetim ofisleri ise Darphane binasında yer alıyor.

İlk tasarımında üç katlı olması öngörülmüşken sonradan çeşitli nedenlerle iki kata indirilen binanın cephelerinin "Venedik'in ruhu"nu yansıttığı söylenir. Üzerlerindeki oymalar ve işlemeler bulunan köprüler, kemerler, kolonlar, saçaklarla girintili çıkıntılı, derinlik hissi veren üç boyutlu cepheler. Biraz daha yakından bakalım:

Açıkça görüldüğü üzere başta simetri olmak üzere klasik tapınak mimarisindeki anlayış ve değerler hakim. Bunun başlıca nedeni de sanırım Jacopo Sansovino'nun aslen Romalı bir mimar olması. Kendisi, daha önceki yazılarımda anlattığım Habsburg Hanedanına mensup Kutsal Roma İmparatoru V. Karl'ın başıbozuklardan meydana gelen ordusunun 1527'de Roma'yı tamamen yakıp yıkması ardından kaçarak Venedik'e sığınmış. Çatıyı çevreleyen parmaklıkların köşelerine dikilmiş ve tepelerinde küreler yer alan obeliskler, Roma meydanlarındaki obeliskleri çağrıştırıyor. Aralarına sıralanmış pagan tanrıların ve kahramanların heykelleri kadim Yunan ve Roma medeniyetlerinde görülenlerin kopyası gibi. Bunları Sansovino'nun çizimleri doğrultusunda gerçekleştirenler ünlü Rönesans heykeltraşları Agostino ve Vigilio Rubini, Tiziano Aspetti, Girolamo Campagna ve Barok dönemin kapılarını açan Camillo Mariani.

Cephelerdeki, zeminden yukarı doğru yükseldikçe incelen taşıyıcı sütunlar ve ayaklıkları Dor ve İon tarzı. Üst katın üç parçalı Venedik tarzı pencerelerinin geriye çekilmesiyle yaratılan derinlikte sağlı sollu ikişer, boyları daha kısa sütunlar "Zafer Takı" benzeri........

© T24


Get it on Google Play