Laiklik indirgenince
Diğer
04 Temmuz 2024
“Türkiye laiktir, laik kalacak!”
Bu sloganı son otuz yıl içinde gitgide daha çok işittik. Kitlesel kaygıların en çok yoğunlaştığı cumhuriyet ilkesi bu oldu. Türkiye’nin aynı zamanda demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu şeklindeki anayasal ilkeler aynı ölçüde sloganlaşmadı, ideolojiye dönüşmedi.
Son günlerde laikliğin tanımına ilişkin tartışmaları da yeniden işitir olduk. Bu kez işin içine “sekülerlik” terimi de giriyor; dolaysız siyaset anlarında değilse de, tartışanların söylemine sekülerlik de dahil.
Bu yeni sayılabilecek terimin Türkçedeki yakın tarihi önemli.
Gerek AKDTYKTDK gerekse Dil Derneği sözlüğü, ikisi ayrı ayrı karşılıklarla olmak üzere “seküler” sözcüğünün tanımını Fransızcadan aktararak veriyor. Oysa aşağıda değineceğim üzere bu sözcük bize İngilizceden, yani İngilizcedeki anlamıyla geldi.
Fransızca “séculaire” ile İngilizce “secular” arasında örtüşen bir ufak bölge olmakla birlikte, ikisi arasında anlam farkı var. Ayraç içinde belirtmeden geçmeyeyim: Yazılışları aynı ya da benzer olan sözcükler arasında dilden dile geçerken ya da ortak bir kökenden gelip ayrı dillerde kullanılırken anlam farklılığı oluşması bütün diller arasında görülebilen dil olaylarından.
“Sekülerlik” terimi AKP iktidarının ilk dönemlerinde laiklik konulu kaygıların artmaya başladığı sıralarda bazı İngilizceci yazarlar tarafından devreye alınmış ve örnek olarak Britanya’nın sözü edilmişti. Sekülerlik, tıpkı demokrasi gibi Britanya’nın devrimsiz, yumuşak geçişli tarihine özgü bir işleyişin adı aslında. Google’a “seküler nedir” diye Türkçe olarak sorduğunuzda size Türkçe olarak “laiklik” yanıtını vermekte haklıdır: Laiklik ve sekülerlik, aynı problemin, yani din toplumundan modern topluma geçiş sırasında doğan yeniden düzenleme probleminin tarih içinde iki farklı ülkede aldığı iki farklı tarza verilmiş olan adlardır. Problem aynı, çözümün esası da aşağıda değineceğim üzere aynı, ama tutulan yolların farklı yönleri var; kabaca, sert geçiş/yumuşak geçiş meselesi.
Bizim topluma “sekülarizm”i öneren arkadaşlar bu kavramın uzun erimde daha kapsayıcı olabileceği, bizdeki tarihsel laisizm uygulamasının sorunlarını sekülerlik anlayışıyla daha rahat çözebileceğimiz fikriyle hareket ediyorlardı. Problemi sekülarizmle çözen Britanya ne de olsa, Hıristiyanlık kadar, Hinduizm, İslamiyet ve her birinin farklı mezhepleri ile daha başka çok geniş inanç gruplarını bir arada barındırmasının yanı sıra Fransa ölçüsünde kanlı devrimler ve din savaşları yaşamamış bir imparatorluktu.
Şu aralar yapılan tartışmalarda bazı konuşmacılar “sekülarizm”i genel kabul görmüş bir terimmiş gibi kullanıp geçseler de bizim toplumda bu terimin siyasetçiler ve halk nezdinde yaygınlaşmış olduğu herhalde söylenemez. Anayasalarımız, yasalarımız, yüz yılı bulup geçen uygulamalar terim olarak laikliği tarihsel kolektif bilincin ayrılmaz bir parçası kılmış durumda, öyle ya da böyle.
Öte yandan, hemen her kavram gibi bu iki kavramın da, yani laiklik ve sekülarizm........
© T24
visit website