Özgür Özel: İktidar son casusluk iddiasıyla işi siyasi mücadeleden siyasi savaşa, psikolojik harbe çevirdi; Komisyon’da masadan kalkmayacağız
Diğer
27 Ekim 2025
CHP lideri Özgür Özel ve T24 yazarı Murat Sabuncu
CHP’nin İstanbul’daki eski İl Binası’ndayım. Şu an ‘Genel Başkan Çalışma Ofisi’ olarak kullanılıyor. Asansörler üçüncü katta, yani CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çalıştığı katta durdurulmuş. Merdivenlerden yürüyerek yukarı çıkıyorum. CHP yönetimi geniş bir partili kesimden de aldığı destekle buraya mahkeme kararıyla gönderilenlerin girmesini önlemek için direnmişti. Hâlâ duvarlarda kimi izler var.
Üçüncü kat çok yoğun. Özel içeride MYK toplantısını yapıyor. Toplantı biterken İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik yanında ‘misafirlerle’ Özel’in odasın giriyor. Kıbrıs’ın simge ismi Rauf Denktaş’ın ailesi. Destek için gelmişler. Ardından ben geçiyorum yanına.
Sabah üçe kadar Çağlayan Adliyesi’nde Ekrem İmamoğlu ile ilgileri gelişmeleri izlemiş, bu arada bir önceki gün sabah Çağlayan akşamüstü Eskişehir’de miting yapmıştı. 19 Mart’tan bu yana 65. miting… Yorgun gözükmüyordu.
Partinin yönetim kadrosu ile yaptığı toplantılarla son durumu analiz etmiş yeni bir yol haritası da belirlemiş. Ekrem İmamoğlu ile ilgili casusluk iddiaları için, “Bu itham AK Parti iktidarında son çare. İmdat freni gibi kullanılıyor. Hiçbir türlü baş edemediklerine casus lekesi sürüyorlar” diyor ve ekliyor:
“Ekrem İmamoğlu'nun milliyetçi hassasiyetleri hepimizden yüksek. Ekrem İmamoğlu'nun Türkiye'nin hakkını, menfaatini koruma noktasındaki hassasiyetleri hepimizden yüksek. Yani hiçbirimize yapışmaz ama Ekrem İmamoğlu’na bu casusluk suçlaması hiçbir şekilde yapışmaz.”
Özgür Özel ile ilgili izlenimlerimi ‘soğukkanlı ama ne yaptığını bilen’ tavrını başka bir yazıda aktaracağım. Kendisine, CHP’ye karşı yargısal operasyonlardan casusluk iddialarına Meclis Komisyonu’ndan MHP ilişkilerine vakit yettiği kadar sorularımı sordum. Verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:
-Önümüzdeki seçimin otokrasi tarafında olanlarla demokrasi tarafında olanlar arasında yapılacağını düşünüyorum. CHP'yi de “Ben muhalefetin abisiyim, patronuyum değil, ben muhalefetin demokrasi tarafında olan güçlü bileşenlerinden bir tanesiyim” diye konumladığımı söylüyorum. Kimseye abilik, patronluk falan taslamadan bütün demokratlarla birlikte olmak istiyoruz. Kimseye mecbur değiliz, kimse de bize mecbur değil.
-(Altılı Masa) Nasıl ki eski parlamenter sistemde seçimlerden sonra 40 gün koalisyonlar konuşuluyorduysa, bu sistemde de seçimlere 40 gün değilse de belki birkaç ay kala herkesin kendini o güne kadar halka arz ettiği, gücünün belli olduğu noktada ittifakların konuşulması lazımdı.
-Cumhuriyet Halk Partisi’nde de bir ayrışma yok. Varsa yüzde 99’a yüzde 1’lik bir ayrışma var. Partinin yüzde 99’u bir arada durmayı başardı bu süreçte.
-Ben MHP'den sertlik görmedikçe MHP'ye sertlik yapan birisi değilim ama partimin hakkını hukukunu da korumam lazım.
- AK Parti, İmralı'ya gitme konusunda ne diyor? Gidiyor mu, gitmiyor mu? İsimleri belirlemiş mi? Heyete Meclis Başkanı Numan Bey başkanlık edecek mi? Veya ne olacak? Bunlar yanıtlanmadan dönüp Cumhuriyet Halk Partisi’ne sor. Siz önce bir pozisyonlarınızı netleştirin.
-Bizim masadan kalkmamızı en çok Tayyip Erdoğan istiyor. Bizim masadan kalkmamız ne soruna katkı sağlayacak ne ülkeye katkı sağlayacak. Bir tek onların birtakım basit çıkar hesaplarına katkı sağlayacak. Ben bu imkânı onlara sağlamak istemiyorum.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sorularıma verdiği yanıtlar şöyle:
-Sayın Genel Başkan, partinizin İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için yolsuzluk, suç örgütü liderliği, terör ithamlarından sonra son olarak casuslukla ilgili iddialarla yeni bir tutuklama kararı geldi. CHP’ye kurumsal kimliğine ve İmamoğlu’na karşı yükselen bir çıta görüyor musunuz? Yeni bir faza mı geçildi sizce? Casusluk suçlamasını nasıl gördünüz?
Casusluk suçlamasını aslında şöyle gördüm. Terörle ilişkilendirmeye çalıştık, üstüne kayyum dedik, Kent Uzlaşısı üzerinden bir şey yapmayı denedik, olmadı. Siz kazandınız. Yolsuzluk, hırsızlık dedik, rüşvet dedik, millet inanmadı, siz kazandınız. Gelin bakalım, şimdi casuslukta kapışalım. Yani yeni bir perde açıyorlar. Tabii iddialar git gide daha kabul edilemez bir noktaya geliyor. Bakın biz Ekrem Bey'le yıllardır birlikte siyaset yapıyoruz. Ekrem İmamoğlu'nun milliyetçi hassasiyetleri hepimizden yüksek. Ekrem İmamoğlu'nun Türkiye'nin hakkını, menfaatini koruma noktasındaki hassasiyetleri hepimizden yüksek. Yani hiçbirimize yapışmaz ama Ekrem İmamoğlu’na bu casusluk suçlaması hiçbir şekilde yapışmaz. Olacak bir şey değil yani. Tabii bir yandan şunu da görmek lazım. Öyle bir noktaya geliyor ki AK Parti, aslında kendi suçunu bizim kucağımıza atıp kaçmaya çalışıyor. Şu anda dünyada, dark web’de, internet üzerinden satılan bilgiler, veriler benim dahil sizin dahil Erdoğan'ın dahil, parasını verdiğinde TC numarandan tut, kan grubuna, kullandığın ilaçlarından tut, sosyal güvenlik primine kadar her şey satılabilir halde. Bu verilerin tamamı, başta Hakan Fidan zamanında MİT ve sekiz bakanlıkta olanlar davalık. 23’üncü, 28’inci ve 33’üncü Ağır Ceza Mahkemeleri’ndeki dosyalar. Hele hele 28, en büyüğü MİT, sekiz bakanlık ya da bakanlığa bağlı kuruluş… Gitmeyen şey kalmamış. Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde davası süren; bir hacker çetesi tarafından, MİT, MSB, Sağlık Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün verilerinin çalınması ve para karşılığında satılması olayı. Ankara 23'üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde davası süren, e-imza çetesi tarafından; BTK, MEB, YÖK ve üniversite verilerinin çalınarak para karşılığında satılması. Bu verilerle sahte diploma, ehliyet gibi belgeler üretilmesi. Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davası süren, “illegalplatform.com/org” isimli sitede vatandaşların, üst düzey bürokratların verilerinin satılması. Ankara 27. İdare Mahkemesi’nde dava süren; ÖSYM sistemine sızılması, YKS tercih sonuçlarının değiştirilmesi. ÖSYM sistemine girilerek KPSS ve YSK adaylarının bilgileri edinilerek tercihleri değiştirildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı iddianame hazırladı. SGK ve bir sigorta şirketi verilerinin çalınması. “Avatar-Adalet" uygulaması üzerinden satılması.
Bu olaylar ortada duruyor. Şimdi efendim siz veri sızdırdınız, casussunuz. Bir kere bizim dönemimizde sızan bir veri yok. Hani bir veri sızdırmaya kalksak, Murat Bey samimiyetle söylüyorum, kime sızdıracaksak, der ki kardeşim bu zaten bizde var der. Bir veriyi kaç kere alacak adamlar Türkiye'den?
-Bu yolla İBB’ye kayyım atanma olasılığının gündeme gelebileceği konuşuldu.
Sevk maddesinde de tutuklama maddesinde de terör suçu olmadığı için burada bir kayyum olasılığı falan yok. Zaten kayyum olasılığını hem 19 Mart darbesinden sonra Saraçhane’deki halkın büyük direnişi ortadan kaldırdı hem de genel olarak kamuoyundaki bu konudaki tepkiler ortadan kaldırdı. O yüzden şu anda verilen mücadele, hukuki bir mücadele var mı? Evet. Siyasi bir mücadele var mı? Evet. Ama esas olarak bir psikolojik mücadele veriliyor Türkiye'de. Yani Türkiye'de insanlar bakıyorlar ve diyorlar ki bu kadar haksızlığa bu kadar hukuksuzluğa rağmen bunlar ayakta durabiliyorlar mı? Bu şartlarda ayakta duruyorlarsa Türkiye'yi de ayakta tutabilirler diyorlar. O yüzden dün mesela Eskişehir'deki büyük kalabalık ya da Çağlayan Adliyesi’nin önü. Metroyu kapamış, otobüsleri yasaklamış. Dört bariyer, ben zor girdim. Küçüğü de var genci de var gelmişler. 60 yaşında insanların birbirini bariyerlerden atlattığını gördük. İktidar son hamlesiyle siyasi mücadeleden siyasi savaşa çevirdi işi. Artık psikolojik harbe çevirdiler bu işi. O açıdan da bizim bir dakika durmaya, bir nefes almaya bile hakkımız yok yani.
-İddialara konu olan ismin etkin pişmanlıktan yararlandığı İngilizler adına casusluk yaptığı, fihristindeki isimler konuşuldu.
Şimdi sizinle röportajı yapıyoruz. Aynı anda İngiltere Başbakanı Starmer’la Erdoğan görüşecek. Şimdi normalde dün ne iddia edildi ve bu iddiayı savcılık kıymetlendirip aldı kullandı. Diyor ki şu kişi bana yaptığı itirafla, İngiliz ajanı olduğunu, İngiliz istihbaratıyla çalıştığını kabul etti. Yahu iki ülke arasında olabilecek en büyük diplomatik kriz, en büyük güven bunalımı ajanlık faaliyetleri üzerine olur, casusluk faaliyetleri. Dün İstanbul'un Cumhuriyet Başsavcısı kayda geçirdi, bir İngiliz ajanı, Türkiye'den bir Türk casusluk faaliyeti içinde diye. Bugün İngiliz başbakanı geliyor. Normalde bu tip durumlar yıllarca sarılmayacak yaralar açar iki ülke ilişkilerinde. Ya bugünkü yalan, dün doğru. Ya dünkü yalan, bugünkü doğru.
İngiliz Başbakanı, Türkiye’nin 20 Eurofighter alımı için geldi. Sizin daha önceki sözlerinizden hatırladığım Türkiye’nin Eurofighter almasını destekliyorsunuz.
Ben Türkiye'nin alımını destekliyorum. Katar'dan Eurofighter almasını, daha doğrusu bir şekilde Eurofighter edinmesini destekliyorum. Almanlar bunu veto etmişlerdi. Katar'a da satarken şart koşuyor, benim onay vermediğim bir ülkeye satamazsın bunu diye. Bu vetoyu kaldıran biziz, Almanlara söyleyen. Alman Savunma Bakanı’yla görüşen, Şansölye yardımcısıyla görüşen biziz. Biz bunu söylediğimizde ilk önce mırın kırın ettiler. Sonra Alman hükümet sözcüsü dedi, Özgür Özel bunu destekledi diye. Şimdi İngiltere'den Türkiye Eurofighter alsın, eyvallah iyi çok hoş. Hatta sembolik uçuş gerçekleşecek Mürted Üs’sünden, öyle gözüküyor, Eurofighter'larla. Ama bir yandan da bir İngiliz ajanı üzerinden bizi........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein