Burhan Sönmez’den bir gerilim ve aşk romanı: Franz K. Âşıkları
Diğer
27 Mayıs 2024
Burhan Sönmez’in yeni romanı Franz K. Âşıkları, daha öncekiler gibi sessiz sedasız çıktı. Tıpkı bir havai fişek gibi, önce havada süzülüyor, sonra patlıyor ve rengârenk ışıltılar saçarak muhayyilede değişik estetik imgeler nakşediyor.
7 Nisan 2021 tarihinde T24’te yayımlanan yazımın konusu “Taş ve Gölge” romanı idi ve şu cümle ile bitiyordu:
‘’Taş ve Gölge önemli bir yapıt olarak roman tarihinde şimdiden yerini aldı. Artık; Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Latife Tekin ve Orhan Pamuk adlarının yanına Burhan Sönmez'i de yazabiliriz.’’
Geçen zaman, yaşanan süreçler, bu vargımın isabetli ve haklı olduğunu tanıtladı. Çünkü daha ilk romanı’’ Kuzey’ ’ile açtığı kendi özgül kulvarında daha da yetkinleşerek sadık bir okur topluluğu yarattı.
Türkiye’de, entelektüel düzeyi yüksek, edebiyat ve ideolojik alanda birikim sahibi, yaşamın kendi iradesinin dışındaymış ve zaten elinden de bir şey gelmezmiş algı ve sinikizmiyle o akışa kendini sorgusuz sualsiz koyvermiş değil; o akışa, iradesiyle, birikimiyle müdahale etmeyi benimsemiş ve bu tavrını hayat pratiğinin merkezine almış bir okur kitlesine sahip olması zikredilmeye değerdir.
Kuzey ile yarattığı büyüleyici etkiyle dikkatleri çekti. Şu çoraklaşmış dünyanın Türkiye çatağında, sadece edebiyat/roman tutkunları için değil, çoğunluğu, gökyüzünü fethe çıkmış, çıkmaya karar vermiş Paris Komünarlarının geleneğiyle ilintili takipçi profiliyle de hafızalarda ve gönüllerde yer etti.
Burhan Sönmez okurları ile arasındaki münasebette bir yazar-okur ilişkisinin çok ötesine geçti. Arada derin bir sevgi bağı ihdas edildi. Bu yönüyle de gıpta edilesi bir yazar-okur diyalektiği geliştirdi.
Bu, tasarlanmadan, amaç olarak ön kurgusu yapılmadan gerçekleşmiş ve son elli yılda sadece Sönmez ve eserlerine matuf ve ilk kez rastlanılan bir özgünlük. Çok değerli bir nev-i şahsına münhasır olan bu hususiyet; karşılıklı ve çok dinamik bir manevi müşevviktir aynı zamanda.
Sone eseri Franz K. Âşıkları, okur kitlesinin beklemediği bir biçim ve tarzda olduğundan, Sönmez’den Kuzey ile başlayan çizgisinde bir roman bekleyen okurları için şaşırtıcı bir sürpriz oldu. İrkilticiydi; metinlerarasılık ve diyaloglarla ilerleyen farklı biçemdeki bu romanı için şunları söyledi:
“Kafka üzerine incelemelerimi yaparken Ariel Dorfman ve Max Frisch gibi yazarları okuyordum. Onlar sadece diyaloglardan oluşan kısa romanlar yazmışlardı. Bu tarzı çok sevdim ama onu birebir almak yerine, aralara geçmiş dönem olayları dâhil ederek, iki ayrı zamanı ve dolayısıyla iki ayrı anlatım biçimini iç içe geçirdim.
Polisiye türde yazmanın farklı formları var. Umberto Eco’nun Gülün Adı romanı, Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı’sı veya Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanı da en geniş anlamda polisiye öğeler taşır. Benim sevdiğim bir tarz bu, ki ilk romanım Kuzey’de de bir ölümün izlerini sürmüştüm.”
Roman başkişisi Ferdy Kaplan, Nazi yanlısı olan Alman annesi ile Türk babasının İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin’de vefat etmelerinin akabinde, henüz çocuk yaşında İstanbul’a, dedesi ve babaannesinin yanına gönderilir. 1968’de Paris merkezli isyan ateşi dünyayı sarıp, küresel boyutta endüstriyel kapitalist tüketim toplumuna, sistemin çarklarının dişlisi olmak istemiyoruz, şiarıyla başkaldıran........
© T24
visit website