menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ne oldu, nasıl oldu da dünya buraya geldi?

53 1
16.07.2024

Diğer

16 Temmuz 2024

Amerika birçok bakımdan dünyanın başka yerlerine pek benzemeyen bir ülke. Silah tutkunluğu da bu "benzemez"liğin alanlarından biri. Tabii bu ülkenin kuruluş tarihi ve koşullarına baktığımızda tutku biraz daha "anlaşılır" oluyor. Gene de, "eksantrik" diyebiliriz herhalde.

Bir kere, "aşağıdan yukarıya" kurulmuş bir toplum: kurallarının pek çoğunu halk kendisi koymuş. "Halk" dediğimiz, bulunduğu yerde, yani Avrupa kıtasının birçok yerinde, kendisini yönetenlerle iyi geçinemiyor. Onun için yaşadığı yeri terk etmiş, çok şeyi göze alarak bunca yol tepip buraya gelmiş. "Kötü yönetim" konusunda bilinci var ve o tarihlerde Locke gibi politik felsefe yapanlardan, kötü yönetime karşı silahla karşı koyma "hakkı" gibi ilkelerden haberdar. Çok geçmeden Britanya Krallığı'nın kötü yönetimin ta kendisi olduğu anlaşılmış, yani silahlı karşı koyma gereği başgöstermiş. Amerikalılar bu gereği yerine getirmişler.

Gelgelelim, sözgelişi Abraham Lincoln olayı benim anlattığım bu gidişata uygun mu? Öldüren adama sorsan, evet, uygun: zencilere özgürlük ve eşitlik tanıdığına göre, kötü yönetiyordu. Neyse ki tarihin bu aşamasında çoğunluk John Wilkes Booth'un arkasında saf tutmaz (ama tutan birileri bugün de bulunur).

Evet, Amerika, tarihi boyunca çeşitli kılıklara girdi çıktı ama silah düşkünlüğünü bir kenara bırakmadı. "Ne bu silah özgürlüğü? Değiştirelim bu yasaları" diyenler az değil ama "silah bizim namusumuz" diyen odakların direnişini kıramıyorlar. Böylece, Trump'a kadar geldik. Bu yanılmıyorsam böyle bir girişime uğrayan "ilk" başkan adayı!

Trump'ın Amerikan tarihinde "ilk" olarak anılacak çok özelliği var zaten. Onun bu tür özelliklerine hayran olan azımsanmayacak sayıda taraftarı da var. Hatta, bu girişimi, bu özelliklerin Amerikan demokrasisinin köküne kibrit suyu ekeceğine inanan bir kesim tarafından örgütlenmiş olabileceğini düşünen birileri de var.

Dünyanın her yerinde böyle olayları birtakım esrarengiz komplolarla açıklamaya çalışmayı iş edinen insanlar vardır. Bu Trump olayı kendi başına epey karmaşık, bu türden birçok soru sorduracak bir olay. İlk ağızda "şüpheciler", "Koca Amerikan güvenlik sistemi böyle bir olayı nasıl önleyemedi?" sorusu akla geliyor. O soru gelince, arkadan "önleyemedi mi, önlemedi mi?" sorusu gelir. Bunlara cevap ararken, suikastçı da sırları çözmemizi sağlayacak ipuçlarını verecek bir yerde değil. Neden? Neden hemen öldürdüler onu? Sniper'lar nasıl görmedi? İhbar oldu, niye ciddiye alınmadı? Böyle gider.

Dünya siyaset tarihinde suikasta uğramak, özellikle de suikast başarısız kalmışsa, tehlikeyi atlatan kişinin toplumca daha sevimli görünmesine yol açar. Gelişmenin böyle biçimlendiği olay sayısı çok daha fazladır. Bu olaydan sonra koruyucular arasında yumruklarını savurarak podyumu terkeden Trump durumunda da böyle olacağından şüphem yok. O halde (diyor "komplo tiryakisi) bu işi Trump'ın yaklaşan seçimi kazanmasını isteyenler mi düzenledi? Makul geliyor -zaten hep makul gelir ama şu var ki hayatın kendisi komplo uzmanları kadar "makul" değildir.

Burada da bence bir püf noktası var. Trump kazansın istiyorsan, demek Trump hayatta olmalı. Kulağını sıyıran kurşun buna nasıl uyuyor? O da mı komplonun........

© T24


Get it on Google Play