menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Fidan olayı çözdü ama çok geç

293 56
26.06.2024

Diğer

26 Haziran 2024

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "küçüklüğümden beri Türk milli güvenlik sistemine bütün olarak bakmaya odaklanmış biriyim" dedi.

Ben de "maşallah" dedim!

Demek ki Hamamönü sokaklarında gezerken bile günün birinde MİT'i yöneteceğini biliyormuş diye aklımdan geçirdim.

SBF'de okurken o semtte çok vakit geçirmişliğim var, meşhur Kukla Kebap da oradaydı. Demek ki etrafa dikkatli bakmamışım, yoksa bu cin gibi çocukla o yıllarda tanışma olanağı bulabilirdim.

Fidan, geçenlerde HaberTürk yayınında, dış politikada doğru istihbaratın ne kadar önemli olduğunu anlattı.

Şunu söyledi:

"Dışişleri Bakanlığı'nda MİT'ten daha stratejik konularda yer alıyorsunuz. MİT'te ağırlıklı olarak operasyonel, kontrespiyonaj, istihbarat toplama oluyordu. Şimdi o bilgiyi kullanan makamdayız. Dışişleri Bakanlığı'nda kapalı ve açık kaynaktan çok bilgiye ihtiyacınız var. Zihinsel, stratejik, perspektif olarak bakanlığın sorumluluğu biraz daha ağır."

Fidan'ın bu sözlerini okurken deneyimli meslektaşım Nuray Babacan'ın, Gazete Pencere'de yayımlanan bir kulis haberini hatırladım.

Babacan, "Hakan Fidan'ın bakanlık bünyesinde istihbarat birimleri kurması ve kendi istihbarat alt yapısını oluşturması partide özellikle saray ekibinin pek hoşuna gitmedi" diye yazmıştı.

O kulis haberinden bir bölüm aktarıyorum:

"Fidan'ın, dış politikanın dış istihbarattan bağımsız yürütülemeyeceğini savunarak, yeni dönem diplomasi anlayışında buna ihtiyaç olduğunu savunduğu biliniyor. Tabii bu, 'kendi istihbarat birimini kurdu' dedikodularına engel olmadı."

Ben Fidan gibi çocukluğumdan beri istihbarat konusu üzerine kafa yormadım; benim ilgim daha çok futbol topu ve misket gibi şeylere yönelikti.

Ama bunca gazetecilik deneyimimden sonra şunu biliyorum: Sağlam bir istihbarata dayanmayan dış politika iflas etmeye mahkûmdur.

Nitekim bunun en acı örneklerinden birini hâlâ yaşıyoruz.

O vakitler Hakan Fidan'ın başında olduğu MİT, Suriye ile ilgili olarak doğru bir istihbarat verebilmiş olsaydı, büyük olasılıkla bugün böyle dev bir mülteci sorunu ile boğuşmuyor olurduk.

Suriye'de iç karışıklık henüz bir iç savaş düzeyine gelmemişken Türkiye'de iktidar çevrelerinin neleri konuştuğunu hatırlayalım: Esad rejimi güçsüz, böyle bir halk hareketi karşısında dayanamaz.

Bu gevezeliklerin sonucu Emevî Camii'nde namaz kılma hayali ile Suriye'de iç savaşın üzerine Katar ile birlikte benzin döktük.

Kabul ediyorum, bunda Obama yönetiminin gazına gelmiş olmamızın da etkisi vardı ama Esad'ın öyle hemen çekip gitmeyeceği istihbaratına sahip olabilseydik, muhtemelen daha kontrollü olmayı tercih ederdik.

Yani diyeceğim şu ki Fidan, dış politikada istihbaratın ne kadar önemli olduğunu birinci elden biliyor.

İstihbarattaki başarısızlığın başımıza nasıl bir sorunlar yumağı açtığını en iyi bilecek konumda:

3 milyondan fazla göçmen, Suriye'nin kuzeyinde bir PKK devletçiğinin kurulması olasılığı ve tıpkı Afganistan – Pakistan sınırında olduğu gibi sınırımızda ipten kazıktan kurtulmuş şeriatçı silahlı güçlerin yuvalanması!

Fidan, HaberTürk'teki programda şunu söylüyor:

"Bu sessizlik dönemini Suriye rejimi akıllıca değerlendirse. Yurt dışına kaçmış gitmiş milyonlarca insanı geri getirip, ülkeyi yeniden yaparak........

© T24


Get it on Google Play