Erdoğan bu gizli örgütün elinde oyuncak mı oldu?
Diğer
08 Temmuz 2024
Sinan Ateş cinayeti ve ardından gelen soruşturma ve yargılama süreci gösterdi ki Recep Tayyip Erdoğan’ın yönettiği ülkede bir gizli örgüt, gizlenmesine bile gerek kalmadan faaliyetlerini sürdürebiliyor.
Öyle bir gizli örgüt ki organize bir şekilde cinayet işletebiliyor.
Cinayetin işlenmesi için devletin polisini kullanabiliyor.
Katillerin kanundan kaçabilmesi için devlet içindeki gücünü kullanabiliyor.
Sırtını siyasete dayamış bir gizli örgüt bu.
Cinayet sonrasında katillerin kaçırılması ve izlerinin silinmesi için legal bir parti adına kayıtlı aracı kullanmakta tereddüt dahi etmiyor.
Çünkü daha o aşamada biliyor ki bu ortaya çıksa bile devleti yönetmek sorumluluğunu verdiğimiz insanların kılı bile kıpırdamayacak.
Maktulün takip edilerek yerinin bulunması talimatını veren örgüt yöneticilerinden birinin kim olduğunu herkes biliyor, ama polis de savcı da ifadesini bile almaya gerek görmüyor.
İfadesi bile alınmadığı için sanık da değil.
Oturduğu koltuktan çetesini rahatça yönetmeye devam edebiliyor. Bu kadar fütursuz olmasının nedeni de aynı: Devleti yöneten kişilerin, bu işe burunlarını sokmak istemeyeceğini, verdiği emirle işlenen suçun cezasız kalacağını biliyor.
İşlenen cinayet, “ben bir suç örgütünün eseriyim” diye adeta bağırıyor.
Birileri, maktulün “ipini çekmeye” karar veriyor. Kaç kişi olduklarını bilmiyoruz, bizim gibi devleti yönetenler de bilmiyorlar.
Biliyorlarsa da bunu gizledikleri için işlenen cinayette suç ortağı pozisyonundalar.
Örgütün tepe yönetimi “ipi çekmeye” karar verince örgüt içinden birilerini görevlendiriyorlar.
Görevlendirilenler, görevin gereğini tereddütsüz yerine getiriyorlar.
Biliyorlar ki devleti yönetenlerin gizli – açık koruması altında olacaklar.
Suç işlemeye çekinmeyen silahlı gizli örgüt aynı zamanda polis içinde de bağlantıları olan bir örgüt.
Kanunlara göre değil, örgüt yöneticilerinden aldıkları emirle hareket eden polisler var.
Cinayete karışanların sayısı belli ama kim bilir daha kaç tanesi başka cinayetleri işlemeye hazır olarak polis teşkilatının içinde, kimse bilmiyor.
Bir sanık hakkındaki tutuklama için sahte tutanak tutan polis bile var içlerinde.
Onlar da kendilerinden emin.
Nitekim bu süreç içinde güya en bağımsız ve tarafsız olması gereken hâkim, bu sahte tutanağın neden tutulmuş olabileceğini merak etmiyor, “konuyla alakası yok” diye geçiştiriyor.
Hâkim de biliyor ki bu cinayeti gerektiği gibi yargılayacak olursa başına iş açılır.
O kadar fütursuzlar ki cinayeti organize eden kişiyi kullandığı evde saklayıp, tutuklamaya gelen polisleri “siz gidin sahibiniz gelsin” diye köpek yerine koyan birisi var, cinayetten sonra gayet pişkin bir şekilde özel harekât polislerini “teftişe” bile gidebiliyor.
Bu polis teşkilatı içinde yönetici konumda olan birilerinin de örgütün bir parçası olduğunu gösteriyor.
Örgütün eli kolu o kadar uzun ki cinayeti doğru dürüst soruşturmaya çabalayan savcıları, bir günde oradan oraya tayin ettirebiliyorlar. Tutuklu sanıklar, ifadelerini alan savcıları “akıllı ol” diye uyarma cesaretine de sahip çünkü biliyorlar ki örgüt, o savcıları o makamdan uçurabilecek güce de sahip.
Ve örgüt o kadar cesaretlendirilmiş ki cinayetin neden kasten eksik soruşturulduğunun peşindeki gazetecileri alenen tehdit edebiliyor.
Canı isterse o gazetecileri dövdürebileceğini, hatta öldürtebileceğini ve........
© T24
visit website