Erdoğan’ın “kabin ekibi”nden itiraf
Diğer
22 Temmuz 2024
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağında seyahat eden gazetecilerin “otel faturaları”nı açıklama çağrıma ve Ertuğrul Özkök’ün eleştirisine iki yanıt geldi. İkisi de dolaylı, ikisi de olumsuz.
Ahmet Hakan, ABD gezisi sonrasında Hürriyet’teki köşesinde “Kişisel bir gezi notu” başlığı altında “otelde konaklama ve yedikleri yemeklerin ücretini kendilerinin ödediği”ni yinelemekle yetindi. “Yalanın, dezenformasyonun milli spor haline geldiği”ni söylemekten de geri durmadı.
Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu da “Erdoğan’ın yurtdışı seyahatlerini izleyen gazetecileri itibarsızlaştırma atağı”ndan yakındı. Sonra da lafı, uçakta Erdoğan’a yöneltilen sorulara getirdi:
“O soruları medya mensupları soruyor. Algı operasyonuna malzeme yapıldığı şekliyle kimse dikte etmiyor. Dileyen, öncelediği konuyu soruya dönüştürüyor. Ana soru çerçevesi İletişim Başkanlığı ekibinde toplanıyor. Sn. Cumhurbaşkanına (gerektiğinde kullanılmak üzere) arka plan notları hazırlanıyor. Elbette off the record anlatımlar da oluyor.”
Müderrisoğlu’na bu itirafı için teşekkür ederim. Zaten mesele de bu. Soruları önceden göndermek ve -kendisi söylememiş ama- İletişim Başkanlığı’nın deşifre edip düzeltip, ekleme çıkarma yaparak gönderdiği yanıtları aynen yayımlamanın savunulur bir tarafı yok.
Kaldı ki, uçaktaki söyleşiler ortada. Ne Erdoğan’ın ABD’den dönüşünü bekleyen emekli maaşlarını sorabilmişler, ne de Esad’ın “Türk askerinin Suriye’den çekilmesi” koşulunu anımsatabilmişler. Erdoğan, Washington’da, AKP’nin 5 milyon dolara satın aldığı binayı gezmiş, onu da atlamışlar.
Hepsini geçtim, memleketi tasarrufa davet eden Erdoğan’a dört uçakla ABD’ye gitmenin büyük israf olduğundan söz edememişler. Neden? Çünkü kendileri de o uçaklara bedavadan binerek o israfa katkıda bulunuyorlar.
İktidar medyasında “reklam şöleni”ne dönüşen 15 Temmuz darbe girişimini anma etkinlikleri bu yıl daha sönük geçti. İktidar medyasındaki reklamlar da düşüşe geçti.
Televizyonlar ve haber sitelerindeki reklamları sayamadım ama basılı gazetelerdeki reklamlar, geçen yıla göre daha azdı. Bu yıl Aydınlık’ta 8, Akşam’da 8, Hürriyet’te 8, Posta’da 12, Sabah’ta 9, Milat 6, Milliyet’te 9, Türkiye’de 14, Türkgün 12, Yeni Akit’te 6 olmak üzere toplam 90 sayfa 15 Temmuz reklamı yayımlandı. Bu sayfa sayısı geçen yıl 118’di.
Üstelik Yeni Şafak geçen yıl üç fasikül halinde 144 sayfalık özel ek çıkarmıştı; özel ek bu yıl 94 sayfaya düştü. Hürriyet’in yayımladığı sekizinci yıl özel eki ise sadece 10 sayfaydı.
Reklamların azalmasındaki en büyük neden AKP’li belediyelerin azalması ve tasarruf genelgesi olsa gerek. Belediyeler ilan reklam veremeyince iktidar medyasına reklam verme yarışı, özel şirketler, vakıf üniversiteleri, kamu bankalarına kaldı. En ilginci de Demirören Holding’in kendi gazetelerinin yanısıra Sabah’a da tam sayfa 15 Temmuz reklamı vermesiydi.
Muhalif medyada BirGün’e hiç 15 Temmuz reklamı verilmezken Sözcü ve Karar’da yarım sayfa reklam yer aldı. Cumhuriyet’te ise geçen yıla göre artış söz konusuydu; bu yıl 2.5 sayfayı kaplayan tam altı reklam vardı.
Bu yıl, 15 Temmuz etkinliklerinin medyayı kapsayan bir boyutu da “15 Temmuz Cesaret Ödülü” verilmesiydi. 15 Temmuz Milli İrade Derneği Genel Başkanı ve AKP Genel Başkan Yardımcılarından Ali İnci, darbe girişimi sırasında Meclis’te olan bazı gazetecileri ödüllendirdi. Aradan sekiz yıl geçtikten sonra ödül verilen gazetecilerin nasıl seçildiği ise belirsiz.
Eşi görülmemiş bir gazetecilik ödülü bu. Zira gazetecilik, başarısı cesaret ile ölçülebilecek bir meslek değil. Gazeteciler o akşam habercilik için orada bulunuyorlardı. Kaldı ki, hangi arkadaşımızın........
© T24
visit website