Akılsız başın cezası
Diğer
24 Mayıs 2024
14 Ağustos 2001'de Recep Tayyip Erdoğan genel başkanlığında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) seçimlere ilk defa 3 Kasım 2002'de girdi ve 363 milletvekili ile iktidar oldu.
O tarihten itibaren, önce tamamen "vatandaş" odaklı söylem ve eylemleri ve bu yöndeki başarılı "algı operasyonları ile" 2017'ye kadar girdiği seçimleri ve referandumları kazandı.
16 Nisan 2017'de yürürlükteki parlamenter sistemi kaldırarak yerine başkanlık sisteminin getirdi. Ülkeyi kuran TBMM karar ve uygulamaları içeren Anayasayı da değiştirerek uygulanması nerede ise imkânsız bir "tuhaf rejimi" vatandaşa kabul ettirdi. Başbakanlık makamının kaldırılması, meclisteki vekil sayısını 550'den 600'e çıkarılması gibi değişiklikleri içeren referanduma katılanların yüzde 51,41'i "evet" diyerek kabul etti.
Bu seçimlerin hepsinde AKP ve Sayın Erdoğan, katılanların ekseriyeti ile seçildi.
Ancak, en hayati konularda hiçbir zaman toplam seçmen çoğunluğunun ekseriyetini kazanmadı. Mesela, yukarıda sözünü ettiğim en önemli seçim olan 2017 referandumunda, "yeni yönetim usulüne",toplam 58.291.898 seçmenin, sadece 48.936.604'i geçerli oy verdi. Oyların 25.157.462'si evet çıktı; 33.134.436 seçmen onaylamadı.
Şimdi bazı okurlarımın bana "demokraside seçim usulü" hatırlattıklarını duyar gibiyim. Doğru, demokratik usullere göre böyle bir itiraz yapılamayacağını ve bu referandum sonuçlarının geçerli olduğunu ben de biliyorum. Bana ümit veriyor.
Yazdıklarım politik değil; tamamen yönetim bilimi ile ilgili.
Her türlü bilim önce "ampirik" görüş ile başlar. Yönetim de öyle... İnsan oğlunun bir arada yaşamaya başladığından bu yana yöneten ve yönetilen olmuştur. Devlet anlayışı Platon'dan bu yana sürekli gelişmiştir. "Millet" anlayışı ile modernleşmiş; Fransız ihtilali ile asil ya da asil taklidi yapan yöneticilerden kurtulunmuş, halkın kendisini yönetmesi ilkesi etrafında çeşitli süreçlerde farklı metotlar denenmiştir.
Tek tanrılı dinlerin yayılması ile din devleti kuran Doğu Roma gibi, Vatikan gibi, Emeviler gibi yönetim deneyleri denenmiştir.
Atalarımız, yepyeni bir ülke için, üstelik bunu dünyanın en çalkantılı günlerinde, batmakta olan bir imparatorluk halkını kurtarmak ve çağdaşlaşmak için 13 Aralık 1876'da çağdaş yönetim (1'inci Meşrutiyet ve Meclisi Mebusan) kurarak; "millet meclisi ile yönetim" anlayışını getirdiler.
Bu gayret ve başarının karşılığı, büyük büyük torunları tarafından 140 yıl sonra kaldırılıp, 180 derece geriye "tek adam idaresine" dönmek bu kadar kolay olmamalı idi.
1876'da başlayan bu "temel yönetim değişikliği" saltanat denilen "bir aile ve yandaşları yönetimini" kaldırmaya gayret eden, halkın seçtiği vekiller aracılığı ile katıldığı ilk gayret idi.
Osmanlı İmparatorluğu tarih defterinden silindikten sonra, bir taraftan "işgal ve Millî Mücadele dönemi' problemleri yaşanırken yepyeni bir devletin kurucu unsurları tespit edilmeye başlandı.
Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi kararları, Sivas Kongresi karar ve nizamnamesi ile Misak-ı Milli gibi dört aşamada titizlikle çizilerek bir Temsilciler Kurulu oluşturuldu.
Osmanlı Mebusan........
© T24
visit website