Koleksiyoncunun kaleminden: Orta Çağ'dan günümüze iç çamaşırın kültür tarihi
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
24 Aralık 2023
İç çamaşırın 7000 yıllık geçmişini anlatmaya çalıştığım önceki yazımı okuyanlar hatırlayacaktır, insanın mağara devrinden bu yana olan evrimsel gelişiminde içine giydiklerini yüzlerce yıl öncesinden başlayarak kültürlere göre ayırmış, içe giyilen giysilerin erken tiplerinden bahsetmiştim.
Antik Çin'den Eski Mısır'a, Yunan medeniyetinden Roma İmparatorluğuna ve Mezopotamya kültürlerine ilişkin örnekler verirken örtünmek amacı yanında mesajı da olan iç çamaşırı tasarımlarının coğrafi ve kültürel farklılıklarını anlatmaya çalışmıştım.
Kısaca hatırlatmak gerekirse 7000 yıllık tarihiyle peştamalın insanın ilk kıyafetlerinden biri olduğunu söylemiş, en eski kadın iç çamaşırlarının da M.Ö. 2000 yılında, Girit adasında tasarlandığını yazmıştım.
Antik Yunan medeniyetinde kadınlar elbiselerinin altına "zona" adını verdikleri bir parça deri veya kumaştan oluşan kuşak bağlayarak kadınlıklarını ön plana çıkartırken, Antik Mısır kazılarında MÖ 1500'lü yıllara tarihlenen değerli kumaşlardan yapılma zarif külotların Tutankhamun'un mezarında bulunmasını Antik Mısır'ın sosyal hayatının zenginliğine bağlamıştım.
Roma İmparatorluğu'nda erkekler tuniklerinin altına hiçbir şey giymezken kadınlar göğüslerini örten kumaş parçalarını göğsün üstüne değil altına sütyen görevi görecek şekilde sarıyorlarmış. Altını bağlamak, sözünün çok dile geçmesini sağlayan kasık arasından geçirilerek kalçalara bağlanan bir çeşit külot giyimi Eski Roma kültüründe görülürken Antik Çin'de diz – kasık örten, kuşaklı iç giyim türleri, göbek bantları ve içe sarılan vücut atkıları ortaya çıkmış. Bir önceki yazımı kısaca özetledikten sonra gelin İç çamaşırının kültür tarihine bıraktığımız yerden devam edelim!
Orta Çağ iç çamaşırı açısından da karanlık yılları içeriyor, herkesin farklı çözüm aradığı iç çamaşırı konusunun ne tür tasarımlarla çözüldüğü konusu dönem araştırmacıları için merak içermeye devam ediyor.
Orta Çağ'ın ilk yıllarında hangi tiplerdeki iç çamaşırların yaygın olarak kullanıldığı konusunda kaynaklar belirgin bir bilgi vermese de kadınlar "regl" olduklarında içlerine bez sardıkları, bunun da günümüz tabiriyle erken dönemde kullanılan "ped" sayılacağı belirtiliyor.
Aristokratik sınıfa ait kadınlar "misk" kokulu bezler kullanırken yoksullar satın alacak bez bulamıyormuş. Üstelik yetersiz beslenme, kötü sağlık koşulları ve iç çamaşırı giymemek regl dönemini çok düzensiz hale getirdiği için bu yıllarda kadınlar genellikle erken yaşlarda menopoza giriyorlarmış.
14. yüzyıldan itibaren kadınlar göğüsleri gizlemeye odaklanılırken sütyenin görevi daha belirgin hale gelmeye başlamış.
1500'lü yılların başında günümüzdekine benzer şekilde kullanılan ilk sütyen Girit'te ortaya çıkmış; ilk sütyen tasarımları tören elbisesinin altına giyilecek tarzdaymış.
Kaynaklarda görülen ilk jartiyer kullanımı Eski Kutsal Roma İmparatoru ve Birleşik Avrupa fikrinin kurucusu Şarlman Carlo Magno'ya ait. MS 814 yılında Almanya'da ölen Şarlman, çoraplarının düşmesini engelleyerek konçlarının dizlerine sarılı halde tutmak için imal ettirdiği aksesuarı kendi için özel yaptırıyormuş; muhtemelen kimseyle de bu lüksünü paylaşmıyormuş.
Bir başka jartiyer hikâyesi de 1374 yılında, İngiltere Kralı III. Edward külotlu çorabının düşmemesi ve sıkıca kalçasını kavraması için terzilerinden özel bir aksesuar yapmalarını istemiş. Üzerine şövalye simgeleri işlenen dantelden yapılan bu bağlantı aksesuarını bazı kaynaklar jartiyerin ilk örneği olarak görse de moda tarihinde bunu ilk kabul etmeyenler de var. Ama günümüze dek gelen sözlü bir anlatıma göre Kral III. Edward, bir dans sırasında bacağından aşağı sarkan korsesini Kontes Joan of Kent'in yardımıyla tekrar eski haline getirirken odada yükselen fısıltıları ve kahkahaları susturmak amacıyla "iç giysisi hakkında kötü düşünen herkes utanmalı" diye bağırmış. O günden sonra İngiltere'nin şövalyeleri külotlu çoraplarını sabitlemek için jartiyer kullanmaya başlamışlar.
Yüzyıllar öncesinde çorapları sabit tutmak için tasarlanan bu aksesuarın bir gün "jartiyer" fikrini ateşleyeceğini ve nesiller sonra kadınların gardroplarında önemli bir iç giysi olarak yer alarak cinselliğin önemli simgelerinden biri olacağını tabii ki o yıllarda kimse aklına getirmemiş olmalı.
Rönesans ile birlikte hem kadın hem de erkeklerin giyeceği tipte gömlekler ve dizlere kadar uzanan uzun külotlar ortaya çıkmış.
Rönesans ile birlikte hem kadın hem de erkeklerin giyeceği tipte gömlekler ve dizlere kadar uzanan uzun külotlar ortaya çıkmış.
16. yüzyılda korsenin icadı dönemin modasına göre kadın bedenine şekil ve belirginlik kazandırma konusuna katkı sağlamış; korse modası batıdan doğuya kültürler arasında dolaşmaya başlamış. Artık korse kullanımı vücudu dik tutmak, göğüsleri düzleştirmek - kaldırmak, yerine göre de karın ve kalçayı gizlemek için de kullanılıyormuş.
Erken dönem korseleri koni şeklindeymiş; vücut hatlarını belirgin halde sıkılaştırması için genellikle uzun bir tahta parçası, balina kemiği veya zamkla sertleştirilmiş........
© T24
visit website