Koleksiyoncunun kaleminden: Anneler Günü'nün öyküsü
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
12 Mayıs 2024
Annelik kutlamalarının kökenini çok kutsallı dönemin tanrılarından Hestia, Demeter, Hera ve Zeus'un annesi olan Tanrıça Rhea (Lea) ile onun onuruna festivaller düzenleyen eski Yunanlılara ve Romalılara bağlayan çalışmalar var. Hatta deniliyor ki; Antik Roma'da bu etkinliklerin ölçeği büyümüş; annelere saygı amaçlı düzenlenen kutlamalar genellikle üç gün sürüyormuş.
Diğer bir görüş de Anadolu'da yaşanan Frigya Krallığı döneminde bütün tanrıların büyükannesi olarak kabul edilen ve annelik, doğa, doğurganlık ile tarımla da ilişkilendirilen Ana Tanrıça "Kibele" kültünün zamanla Antik Yunan'a ve Roma'ya da yayıldığı yönünde.
Hristiyanlığın Kıta Avrupa'sında yayıldığı yıllarda "Anneler Pazarı" olarak bilinen erken Hristiyan festivalini Anneler Günü'nün en açık ve modern örneği olarak görenler de var.
Orta Çağ'da kilisenin yoğun baskısı içinde insanların din dışında özel günler kutlaması bir tür batıl inanç olarak görülüyormuş, bu nedenle de özel kutlamalar çok uzun yıllar boyunca düzenlenememiş.
1216 - 1257 yılları arasında İngiltere tahtında oturan III. Henry'in "Anneler Günü" yaratma fikri 16. yüzyılda hayata geçmiş. Bir anda herkesi içine çeken ve kısa zamanda tüm adaya yayılan bu etkinlik sayesinde Birleşik Krallık'ta büyüdükleri yerden uzaklaşan insanların evlerine dönmeleri, aileleriyle buluşmaları ve vaftiz edildikleri "ana kiliselerini" ziyaret etmeleri için bir fırsat doğmuş. "Anneler Pazarı" isminde yapılan bu etkinlikler sayesinde uzaklarda çalışan yoksulların evlerine, anne-babalarına, doğdukları yerleşim yerine birkaç günlüğüne de olsa dönmeleri ülkenin dört bir yerinde çok büyük bir sinerji yaratmış.
Bu gelenek kısa sürede Avrupa'nın bazı bölgelerine de yayılmış. Akılda kolay kalması, karıştırılmaması, her yıl aynı tarihte yapılması amacıyla Paskalya'dan üç pazar öncesine, Büyük Perhiz'in dördüncü pazar gününe denk getirilecek şekilde kilise takvimiyle de bağlantılı hale getirilerek sabitlenmiş.
İnsanlar ana kiliselerine, yani doğduklarında toplumla tanıştırıldıkları vaftiz mekânlarına dönerlerken bir günlük de olsa " annelik yapmaya" gideceklerini söylemişler, annelerine sunmak üzere kır çiçekleri toplamışlar. O günün şartlarında yapılması kolay olmayan şekerlemeler, çörekler, incirli turta gibi yenilebilir hediyeler hazırlayarak götürmüşler, annelerine, yaşlı teyzelerine, komşularına -günümüzde de yaşatılmaya çalışılan- farklı bir tür pasta ikram etmişler.
"Anneler Pazarı" sırasında tüm çalışanlara yolculuk süresi de dikkate alınarak izin verilmiş. Tüm mahalle halkının, geniş aile bireylerinin bir araya gelmesi için nadir bir fırsat yaratılmış. Uygulama zaman içinde yavaş yavaş değişmiş, o günlerin odağı olan kilise yerine kişinin kendi annesini ziyaret etmesiyle daralmış.
1806 yılında Napolyon, ailelerin genişlemesi, dört bir yana yayılan bireylerin belli bir gün içinde toplanması ve annelerin - büyükannelerin daha yakından tanınması için özel bir gün ilan etmiş.
1865 yılında Amerikan İç Savaşı sona erdikten sonra 11 çocuk doğursa da bunlardan sadece 4 tanesini yaşatabilen Bayan Anna Maria Jarvis, o dönemde çocuk ölümlerinin önde gelen nedenlerinden biri olan sağlıksız ortamla mücadele etmek için bir şeyler yapmak istemiş. 1858 yılından beri aklında olan "Anneler Dostluk Günü" adında çalışma kulübü kurarak mücadele edecek bir hareket başlatmış. Ancak bu hareket neredeyse hiç ilgi görmemiş.
İç Savaş sırasında........
© T24
visit website